17/10/2025 | Yazar: Kaos GL

Pek çok insan hakları kuruluşu ve milletvekilleri LGBTİ+ karşıtı düzenlemeler içeren yargı paketine tepki gösterdi; dayanışma ve mücadele çağrıları yükseldi.

Yargı paketine tepkiler çığ gibi büyüyor: “LGBTİ+ karşıtı yasa tasarısı çöpe” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Fotoğraf: Dilara Açıkgöz / csgorselarsiv.org

Basına yansıyan ve LGBTİ+’ları hedef alan düzenlemeleri içeren 11. Yargı Paketi’ne yönelik tepkiler çığ gibi büyüyor. Milletvekilleri, insan hakları kuruluşları ve sivil toplum bileşenleri söz konusu düzenlemelerin LGBTİ+’ların yaşam hakkını ihlal ettiğini vurgulayarak mücadele çağrısı yapmaya devam ediyor; tasarının Meclis’e gelmemesi için dayanışma mesajı veriyor.

Düzenlemelere tepki gösteren kişileri ve kurumları KaosGL.org okurları için derledik.

LGBTİ+ derneklerinin ortak açıklaması: Bu mücadele sadece LGBTİ+’ların mücadelesi değildir. Bu, hayatlarımızı tek tipleştirmeye çalışan bir zihniyete karşı, hepimizin özgürlük ve eşitlik mücadelesidir. Bugün bize yapılan, yarın sana, ona, bir başkasına yapılacaktır. Bir düşünün: Sokakta el ele yürüyen iki kişi, sadece "genel ahlaka aykırı tutum" iddiasıyla hapis cezası tehdidiyle karşı karşıya kalabilir mi? Bir anne, çocuğunun cinsiyet kimliğini keşfetme sürecine destek olduğu için suçlu ilan edilebilir mi? Bir babanın, sevdiği kişiye sarıldığı için cezalandırıldığı bir ülke hayal edebilir miyiz? Bu paket, sadece aşkın ve varoluşun değil, insan olmanın en temel haklarını hedef alıyor. Biz, bu ülkenin onurlu LGBTİ+ örgütleri olarak, bu taslağın komisyona dahi getirilmesine izin vermeyeceğiz! Bu hukuksuzluğa, bu ayrımcılığa, bu nefrete karşı omuz omuza duracağız. Sesimizi sadece Meclis koridorlarında değil, her sokakta, her evde, her dijital platformda duyuracağız.

DEM Parti Kadın Meclisi: 11.Yargı Paketi taslağı, hukuk sistemini eşitlik ve özgürlük ilkelerinden uzaklaştıran, toplumun farklı kesimlerini hedef gösteren düzenlemeler içermektedir. Kadınların ve LGBTİ+’ların yaşamlarını doğrudan etkileyen bu değişiklikler, nefret söylemini yasal zemine taşımakta ve şiddetin önünü açmaktadır. Hukuk, hiçbir inancı, kimliği, yönelimi ya da yaşam biçimini cezalandıramaz; cezalandırdığı anda adalet olmaktan çıkar. Biz kadınlar, bu ülkede eşit yurttaşlığın, barışın ve birlikte yaşamın savunucularıyız. 11. Yargı Paketi taslağı, toplumun çoğulluğuna değil, tek tipleştirmeye hizmet etmektedir. Biz, nefretin değil yaşamın, ayrımcılığın değil eşitliğin hukukunu savunuyoruz. Nefret suçlarını körükleyen, LGBTİ +’ları hedef alan hiçbir yasal düzenlemeyi kabul etmedik, etmeyeceğiz!

MLSA: Teklifte ‘doğuştan gelen biyolojik cinsiyete aykırı tutum ve davranışta bulunan’ kişilere hapis cezası öngörülüyor. Bu düzenleme, özellikle LGBTİ+ bireyler olmak üzere toplumsal cinsiyet kalıplarına aykırı davranışta yaşam tarzına sahip her bireyin, hem özel hem de kamusal hayatındaki davranışlarını cezalandırıyor. Yasada, kamusal alan ile özel hayat alanı arasında bir ayrım yapılmamış. Dolayısıyla, kişinin kamuya yansımayan özel hayatındaki davranışları dahi bu hüküm kapsamına alınabilecek. Bu bakımdan teklif doğrudan doğruya, LGBTİ+ bireylerin yaşamını bir suç faaliyeti haline getiriyor.

MLSA’nın bilgi notuna ulaşmak için tıklayın.

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: Biz henüz taslağı görmedik. TBMM’ne ve komisyona gelmedi. Komisyona gelecek, CHP’nin yetkili kurullarında konuşacağız, düşüneceğiz, değerlendireceğiz ve tavrımızı ortaya koyacağız. Şu çok açık ki AKP bazı değer yargılarının arkasına saklanarak ucuz siyaset peşindedir. Yargı paketinde ne olacağını göreceğiz. Toplumun beklentileri var. Toplumun beklentilerini mi karşılayacaksın, yoksa kendi ucuz siyasetini mi örmeye çalışacaksın? Bunu hep beraber göreceğiz.

DEM Parti Milletvekili Özgül Saki: 11. Yargı Paketi’nde ‘biyolojik cinsiyete aykırı davranış ve genel ahlaka aykırı tutum ve davranış göstermek’ hapis cezası ile cezalandırılıyor. Yani burada LGBTİ+’lar tam hedefte. Hazırlığınızı yapmışsınız, toplumun refleksini öğrenmek için basına sızdırıyorsunuz. Topyekun bu yasayı geri çekeceksiniz! Biz buna izin vermeyeceğiz, geçit vermeyeceğiz!

İnsan Hakları Derneği: Bu taslak, toplumsal kutuplaşmayı körüklemekte; uzun süredir siyasi söylemlerle hedef haline getirilen LGBTİ+’ları, bu kez yasal düzenlemeler yoluyla daha da görünmez ve savunmasız hale getirmektedir. İnsan haklarının evrenselliği ve eşitlik ilkesi vazgeçilmezdir. Bu nedenle bizler, söz konusu taslağın mevcut haliyle yasalaşmaması için mücadele edeceğimizi kamuoyuna duyuruyoruz. Anayasaya aykırı olan bu düzenlemenin yasalaşmaması için, tüm siyasi partilerin de ortak bir çalışma yürütmesi gerekmektedir. Türkiye Devletini, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına, Anayasa’nın temel ilkelerine ve insan haklarına saygılı demokratik hukuk devleti ilkesine uygun davranması gerektiğini hatırlatıyoruz. LGBTİ+ Hakları İnsan Haklarıdır.

Tıklayın-LGBTİ+’lar yargı paketine karşı dört bir yanda sokağa çıktı

“Bu süreçten bir an önce vazgeçin!”

HEVİ: Bizler kapsayıcı toplumsal barışı konuşurken yaşadığımız coğrafyada ortak yaşam kültürünün kurulması için çaba harcarken mevcut hükümetin 11. Yargı paketinde LGBTİ+ düşmanı, ortak yaşam kültürünü yıkmaya ve barış kültürünü yok etmeye yönelik yasa maddelerinin olduğunu öğrendik. LGBTİ+lar ve kadınlar ve nefrete karşı mücadelenin tarafı olan herkesi bu düşmanlık politikalarına karşı çıkacağını biliyoruz. LGBTİ+lar yalnız değildir! Milyonlarca LGBTİ+yı kriminalize edecek bu süreçten bir an önce vazgeçin!

SOLDEP LGBTİ+: Meclis’e sunulması beklenen 11. Yargı Paketi’nin taslağı, BİR NEFRET SUÇUDUR! Taslağın meclisten geçmesi halinde biz LGBTİ+’lara “hayasızca hareketler” adı altında 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası verilecek. Cinsiyet uyum süreci yaşının yükseltilmesi, rapor almanın zorlaştırılması ve hormona erişimin neredeyse tamamen kısıtlanması LGBTİ+’ların insan haklarına açıkça bir saldırıdır! Bu taslağı kabul edecek olanlar, ataerkil aileyi “koruyarak” ürettiği cinsiyet normlarını sürdürerek LGBTİ+’ların kimliklerini insanlık dışı yöntemlerle sindiriyor, varoluşlarını kriminalize ediyor. Bu LGBTİ+ karşıtı yasa teklifi; yaşam hakkımıza, varoluşumuza ve anayasal güvencelerimize yönelik faşist ve fobik bir saldırıdır. Bu nefret paketini tanımıyoruz!

Direnişin Renkleri: Ailenin karşısındaki asıl tehdit, toplumun her kesimini etkileyen ekonomik, sosyal ve siyasi krizleriyle bizzat iktidarın kendisidir.
Krizlerinin üstünü örtmek için varoluşlarımızı hedef alan iktidara sesleniyoruz, 11. Yargı Paketi’ne izin vermeyeceğiz!” LGBTİ+’ları hedef alan yargı paketiniz geçmeyecek! NE YASA NE YASAK LGBTİ+’LAR YAŞAYACAK!

Demir Leblebi: 11. Yargı Paketi taslağına göre cinsiyet uyum yaşı 18'den 25’e çıkacak, koşulları zorlaştırılacak! LGBTİQ+ varoluşlarımızı hedef alan 11.Yargı Paketi'ni geçirmeyeceğiz, direne direne kazanacağız!

DSİP: Dün basına sızan 11. Yargı Paketi’nde daha önceki LGBTİ+ karşıtı kanun değişikliği tasarılarının daha da ağırlaştırılarak yer aldığını gördük. Bu tasarıda LGBTİ+ olmak hapisle cezalandırılmayı gerektiren bir suç, kriminal bir durum haline getiriliyor. LGBTİ+ varoluşunun kriminalize edilmesi asla kabul edilemez. Bu tasarı, bu yılın başında bizzat Erdoğan tarafından ilan edilen ve sonradan revize edilerek süresi on yıla çıkartılan “Aile Yılı” sürecinin bir parçası olarak değerlendirilmelidir. Tamamen LGBTİ+’ların varlığını bastırmak üzere kurgulanan tasarıda transların cinsiyet uyum sürecine girmesi neredeyse imkansız hale getiriliyor, “hayasızca hareketler” adı altında “biyolojik cinsiyete ve genel ahlakla aykırı tutum ve davranışlarda bulunan” kişilerin, yani LGBTİ+’ların hapisle cezalandırılması öngörülüyor. Burada hedefin LGBTİ+’lar olduğu çok bariz ama ifade o kadar muğlak ki, iktidarın çizdiği çerçeveye uymayan herkesin hapisle cezalandırılması işten bile değil. Dolayısıyla tasarı toplumun tüm kesimlerine de gözdağı veriyor. AKP’li bir bakan tasarıdan haberi olmadığını söyledi ama bu tür kanun tasarıları sık sık gündemde tutularak, LGBTİ+’ların üzerinde büyük bir baskı yarattığı gibi, pratik birçok saldırıyı da meşrulaştırma işlevi görüyor. LGBTİ+’ların temel hak ve özgürlükleri bütün toplumun sorunudur. Toplumun bir kesimini yakacak ateşin, toplumun bütün kesimlerine sirayet edeceği açıktır. Devrimci Sosyalist İşçi Partisi olarak LGBTİ+’ların yanındayız; bütün gücümüzle LGBTİ+’ların temel hak ve özgürlüklerini savunmaya devam edeceğiz. Birleşik mücadeleyle biz bu yasayı çöpe atabiliriz! LGBTİ+ hakları insan haklarıdır.
Yalnız değilsin lubunya!

Üniversiteli LGBTİ+ Toplulukları: Bu 11. Yargı Paketi ve öncesinde adım adım örülmüş transfobik ve insan haklarına ket vuran kararlarınızla biz LGBTİ+’lara karşı bir savaş ilan ettiğinizi açıkça gösterdiniz. Bu artık ilan edilmiş savaşa karşı biz de tüm demokratik kamuoyuna, kitle örgütlerine, insan hakları derneklerine, insan hakkı savunucularına buradan sesleniyoruz: LGBTİ+’lara ve özellikle de translara yönelik planlanan bu transfobik, insan onuruna aykırı ve insan haklarını çiğneyen 11. Yargı Paketi’ne karşı eşit bir yaşamı, beden özgürlüğünü, trans yaşamları ve LGBTİ+ haklarını birlikte savunalım. Bu faşist düzenleme ve planların karşısında bir arada tüm gücümüzle duralım, onurlu bir yaşamı birlikte savunalım.

TİP PM Üyesi İrfan Değirmenci: Ne yapacaksınız? Toplama kampı mı kuracaksınız? Temel insan hak ve özgürlüklerine aykırı bu düzenlemenize sonuna kadar direneceğiz. Hiç kimsenin varoluşu, hapis sebebi olamaz. Isıtıp ısıtıp tartıştırdığınız niyetleriniz, nefret suçlarını teşvik ediyor. YETER!

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu: Yakın zamanda meclise sunulması beklenen 11. Yargı Paketi, “aile yapısını koruma” bahanesiyle LGBTİ+’ları doğrudan hedef alıyor. İktidar pakette yer alan "aileye aykırı yayınların engellenmesi" ve "müstehcenlik kavramının kapsamının genişletilmesi" gibi düzenlemelerle nefret politikasını yasalaştırmaya çalışıyor. Yargının görevi kimliğimizi yargılamak değil adaleti sağlamaktır. Eşit yurttaşlık hakkı kimsenin lütfu değil, bu ülkedeki her bireyinin doğuştan hakkıdır. İzninizle var olmadık, yasaklarınızla yok olmayacağız!

DİSK Basın-İş: Bu taslak, toplumsal kutuplaşmayı körüklemekte; uzun süredir siyasi söylemlerle hedef haline getirilen LGBTİ+’ları, bu kez yasal düzenlemeler yoluyla daha da görünmez ve savunmasız hale getirmektedir.

TGS Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu: 11. Yargı Paketi, bu haliyle toplumsal yaşamın her alanını denetim altına alma ve toplumu susturma girişimidir. Yasa hayata geçirilirse hem gazetecilik hem akademi hem de sivil alan ciddi biçimde baskı altına alınacak ve kamuoyunun bilgi alma hakkı kısıtlanacak. Kaygılıyız... LGBTİ+’ların korkmadan var olma hakkını savunuyoruz. Hiç kimse “özendiği” için cinsel yönelimini değiştirmez. 2025 Aile Yılı denerek başlatılan hak ve özgürlükleri kısıtlamaya yönelik girişimler, camilerde kadınları hedef alan hutbelerle başladı şimdi de yaşama hakkımız / varlığımız yasalarla tehdit ediliyor. Yıllardır soruyoruz, bir kez daha tekrarlıyoruz; Genel ahlak kimin ahlakı? Konuyu mesleğimiz açısından ele alacak olursak; LGBTİ+ların yaşadığı sorunları haberleştirmek cezalandırma gerekçesi olamaz. LGBTİ+ olmak bir suç değildir. Varlığımızı kabul etmeyen, yasalarla yasaklamaya çalışanlara sesleniyoruz. İzninizle var olmadık, yasaklarınızla da yok olmayacağız. TGS Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu olarak, bizlerin ilk görevi, temel insan haklarını savunmaktır ve görevimizi yapmaya yılmadan devam edeceğiz.

CHP Gençlik Kolları Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu: Yaratılmak istenen yeni karanlık düzeninin karşısında laikliği, insanca, eşit, özgür ve birlikte yaşamı savunmaya devam edeceğiz. Bu yargı paketini geçirmeyeceğiz, homofobiye, transfobiye geçit vermeyeceğiz. Onur nefretten büyüktür!

Uluslararası Af Örgütü: ‘Genel ahlakı’ ve ‘aile kurumunu’ korumak gibi mesnetsiz bir kisve altında, önerilen bu yasal değişiklikler toplumun dokusunu tehdit etmektedir. Yasalaşmaları halinde, bu Türkiye yetkililerinin, LGBTİ+’ların ve onlarla dayanışanların insan haklarını ayrımcılık yapmaksızın gözetme, koruma ve hayata geçirme yükümlülüklerinin ağır ihlali olacaktır. Ciddi şekilde geriye dönük bir adım olabilecek bu teklifler, kararlı bir direnişle karşılanmalı ve kesin olarak reddedilmeli.

Barış İçin LGBTİ+: Bu yasa, hukuk kılıfı altında bir toplumsal mühendislik girişimidir. “Nüfus ve Aile 10 Yılı” politikalarıyla birlikte heteronormatif bir toplum modeli dayatılmakta; kimlik mücadeleleri birbirinden koparılmak istenmektedir. Böylece Kürt halkının demokratik çözüm mücadelesi ile LGBTİ+ hareketi arasındaki dayanışma zayıflatılmakta, toplum kimlikler üzerinden yeniden bölünmektedir. Devletin ahlak ve aile söylemleriyle ördüğü denetim rejimi pekiştirilmektedir. Oysa barış, herkesin kimliğiyle eşit yurttaş olarak var olabildiği bir düzende mümkündür. Barış, militarizmin, heteroseksizmin ve ikili cinsiyet rejiminin sona ermesiyle mümkündür. bil+’ın 10 Ekim açıklaması bunu hatırlatmıştır: Barış, kimliğiyle onurlu biçimde yaşayan herkesin hakkıdır. 11. Yargı Paketi ise bu hakkı gasp eden, eşit yurttaşlığı sarsan bir girişimdir.

EŞİK: Devlet ahlak bekçiliği değil görevlerini yapsın! Yasa değişikliği teklif taslağı adı altında topluma dayatılmaya çalışılan bu subjektif, muğlak, keyfi, ayrımcı, her bir yurttaşın hak ve özgürlüklerini tehdit eden toplum mühendisliği belgesini kabul etmiyoruz. Tüm yurttaşları, taslağın yasalaşmaması için ses çıkarmaya davet ediyoruz. Muhalefet partileri ve milletvekillerine sesleniyoruz. Bu taslağın TBMM’ye girmesine izin vermeyin. Meclis’e gelirse Genel Kurul’a gelmemesi için mücadele edin. Genel Kurul’a geldiği takdirde OYLAMAYA KATILMAYIN! Kendileri çalıp kendileri oylasınlar. Sayısal çoğunluğa sahip olan ve istediği antidemokratik yasayı istediği gibi geçiren siyasal iktidarın demokratik yollarla yasa yaptığı yalanına ortak olmayın. Siz halkı temsil ediyorsunuz. Halka rağmen, tüm yurttaşların hak ve özgürlüklerine meydan okuyan bu taslağın yasalaşmasına biz sonuna kadar karşı çıkacağız. Siz de halkın temsilcileri olarak sesimizi duyun.

İzmir Barosu: LGBTİ+ bireyleri hedef alan, haklarına erişimlerinin önüne geçen hiçbir yasal düzenleme ya da politika kabul edilemez. Böylesi bir tasarının yasalaşması durumunda, hem LGBTİ+ bireylerin varlığı ve meşruiyeti silikleştirilecek hem de nefret söylemi ve şiddet eylemleri meşrulaştırılarak nefret suçlarının artması riski büyüyecektir. Uzun yıllar süren mücadeleler sonucunda kazanılmış hak ve özgürlüklerin ortadan kaldırılmasını kabul etmiyor; tasarının bu hâliyle yasalaşmaması gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz. Sonuç Olarak; “11. Yargı Reformu Taslağı”, çocukların, kadınların, LGBTİ+ bireylerin ve toplumun kazanılmış haklarını geriye götürecek, insan hakları hukukuyla bağdaşmayan bir içeriğe sahiptir. Adaletin temeli özgürlüktür; farklılıkları cezalandırmak değil, eşit yurttaşlığı güvence altına almak hukuk devletinin görevidir.

DİSK Sosyal İş: LGBTİ+ların varoluşuna savaş açmaktan vazgeçin, tacizi ve şiddeti engelleyin! Yakın zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulması beklenen 11. Yargı Paketi taslağının kamuoyuna yansıyan bölümlerindeki LGBTİ+ bireyleri hedef alan, insan haklarına ve devletin yurttaşlarına karşı doğal sorumluluklarına açıktan aykırılık içeren maddelere karşı sendikalara, emek örgütlerine, sivil toplum kuruluşlarına ve siyasi partilere çağrımızdır: Savaş açmaktan vazgeçin, tacizi ve şiddeti engellemek için adım atın!

Kadın Savunması: Kadınlara ve LGBTİ+’lara Saldırı Paketini Geçirmeyeceğiz! 11. Yargı paketi LGBTİ+’lar başta olmak üzere hepimizin hayatına tek tip bir kadınlık, erkeklik ve aile anlayışını dayatıyor, varoluşlarımızı tehdit ediyor. Kadınlara ve LGBTİ+’lara Saldırı Paketini Geçirmeyeceğiz!

LİSTAG: İktidarın LGBTİ+’lara yönelik nefret politikaları ile uzun süredir mücadele ediyoruz. Gündeme gelen 11. Yargı Paketi ise bu mücadelenin LGBTİ+ çocuklarımız için ne kadar hayati bir önemde olduğunu bir kere daha ortaya koydu. Söz konusu 11. Yargı Paketi, kapsamındaki “Biyolojik cinsiyete ve genel ahlaka aykırı tutum ve davranışlarda bulunan” kişilerin 3 yıla kadar hapis ile cezalandırılması, trans uyum sürecinin 25 yaşına yükseltilmesi ve zorlaştırılması gibi düzenlemelerle doğrudan LGBTİ+ çocuklarımızın varoluşunu ve onurlu bir yaşam sürme haklarını hedef alıyor.

KESK Kadın Meclisi: Hükümetin “adalet reformu” adı altında Meclis’e sunduğu 11. Yargı Paketi, kadınların, çocukların ve LGBTİ+’ların haklarını korumak yerine hedef haline getiren düzenlemelerle dolu. Bu paket, bir “reform” değil;  tek tipleştirmeyi, toplumsal cinsiyet eşitliğini ortadan kaldırmayı ve yaşam tarzı farklılıklarını cezalandırmayı amaçlayan ideolojik bir saldırı niteliğindedir. “Genel ahlak” ve “aile kurumunun korunması” gerekçesiyle getirilen düzenlemeler, aslında kadınların, çocukların ve LGBTİ+’ların yaşam alanlarını daraltılarak tek tip, itaatkâr bir toplum yaratmak istiyor. Bizler, KESK Kadın Meclisi olarak diyoruz ki: Bu paket geri çekilene kadar, Haklarımız güvence altına alınana kadar, Eşitlik, adalet ve özgürlük herkes için sağlanana kadar mücadeleye devam edeceğiz! Yaşamlarımızdan, bedenimizden, kimliğimizden vazgeçmeyeceğiz!

Halkevci Kadınlar: “'Genel ahlak' adı altında hem özel hayatımız hem kamusal varlığımız tehdit ediliyor. Soruyoruz? 'Genel ahlak' kimin ahlakı? Ormanlarımızı, zeytinliklerimizi maden şirketlerinin rantına açanların ahlakı mı? Kadın cinayetlerinin üstünü örterek failleri koruyanların ahlakı mı? Yoksa çocukların istismarı karşısında “Bir kereden bir şey olmaz” diyenlerin ahlakı mı? Genel ahlakınızı reddediyoruz! Kalıplarınıza sığmıyoruz, itaat etmiyoruz! Bu yasa değişikliği önerisi 'aile yılı' politikalarının yargıda düzenleme girişimleridir. Bir kez daha söylüyoruz: Aileniz sizin hayatlarımız bizim olsun! Aile yılı kadınlar için, LGBTİ+’lar için direniş yılıdır. Hayatlarımızdan, onurumuzdan, varoluşlarımızdan ve birbirimizden vazgeçmiyoruz. Aynı gökkuşağının altında isyanı büyütüyoruz.”

"Kimin kendisini nasıl tanımladığına, nasıl yaşadığına karışmak devletin işi değildir"

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları: Kimin kendisini nasıl tanımladığına, nasıl yaşadığına karışmak devletin işi değildir. İnsanlara kimlik, inanç, cinsiyet ve yaşam tarzı dayatmak devletin hiçbir işi değildir. Devletin varlık nedeni, çatısı altında yaşayan her bir insanın hukukunu eşit şekilde korumaktır. Devletin görevi bu çeşitliliği cezalandırmak değil, güvence altına almaktır. Her yurttaş, cinsel yönelimi ve cinsiyet kimliği, inancı, dili, kültürü ne olursa olsun, eşit haklarla ve onurlu yaşama hakkına sahiptir. Nasıl ki sizin nasıl yaşadığınıza dair kimse yorum yapmıyor, müdahale etmiyorsa, siz de kimseye müdahale edemezsiniz. Bakın: Toplumun yüzde 76’sı “ekonomi olumsuza gidiyor”, yüzde 70’i “demokrasi ve yargı kötüye gidiyor” diyor. Merkezi hükümetin görevi, bu can yakıcı sorunlarla ilgilenmektir. Ama iktidar, insanların yaşam tarzına müdahale eden yasaların ve algı yaratmanın peşinde; nefret suçlarının önünü açma peşinde. Çıkaracağınız yasalar yargılama yetkisi yaratır ama bir tek toplumsal sorunu çözemez; meşru da değildir. Hukuka ve adalete ekmek kadar, su kadar ihtiyacımız var. Bakın, milyonlar “Rojin Kabaiş’e adalet”, “Hakan Tosun’a adalet” diyor.

DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit: 11. Yargı Paketi sızdı. “Henüz resmi olarak bize gelmedi” diyor AKP hükümetinin yetkilileri. Adalet Komisyonu Başkanına da sordum. Ama sızan hali gerçekse eğer gerçekten durum vahim. Yani bu bir AKP taktiğidir: Önce sızdırırlar ve kamuoyunu yoklarlar, tepkileri görürler. Ondan sonra da o yasayı resmi zeminlere taşırlar. Çok açık ve net söyleyelim ki biz bu sızan taslağın resmileşmesini dahi kabul etmiyoruz. Gerçek anlamda insan haklarına aykırı bir düzenleme taslağını hep beraber gördük. Şimdi özellikle taslakta yer alan “doğuştan gelen biyolojik cinsiyete ve genel ahlaka aykırı tutum ve davranışlara 3 yıla kadar hapis cezası” öngören hükümler, yalnızca ifade özgürlüğüne değil yurttaşların varoluşlarına da kasteden bir yaklaşımdır. Başta LGBTİ+’lar olmak üzere, toplumsal cinsiyet kalıplarına aykırı yaşayan herkesin hem kamusaldaki hem özel alandaki varoluşlarını cezalandırma potansiyeli taşıyan bir yasadır.

Bursa Barosu Kadın Hakları Merkezi: Ahlak temelli yasal düzenlemeler, tarih boyunca kadınların bedeni, kimliği ve davranışları üzerinde bir denetim mekanizması olarak işlev görmüştür. Bugün hedef LGBTİ+ bireyler gibi görünse de bu taslak aslında kadınları farklı biçimlerde kontrol altına almanın ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştirmenin bir aracıdır. Bu düzenleme, toplumun her kesiminin özel hayatına müdahale ederek tek tip yaşam biçimini dayatma riski taşımaktadır. Böylesi bir yargı paketinin tartışmaya açılması dahi, başta özel yaşama saygı hakkı olmak üzere pek çok temel insan hakkının ihlali anlamına gelmektedir. Bu düzenlemeler, hukuk devleti ilkesini, özgürlükleri ve toplumsal çeşitliliği tehdit etmektedir.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları: Kimin kendisini nasıl tanımladığına, nasıl yaşadığına karışmak devletin işi değildir. İnsanlara kimlik, inanç, cinsiyet ve yaşam tarzı dayatmak devletin hiçbir işi değildir. Devletin varlık nedeni, çatısı altında yaşayan her bir insanın hukukunu eşit şekilde korumaktır. Devletin görevi bu çeşitliliği cezalandırmak değil, güvence altına almaktır. Her yurttaş, cinsel yönelimi ve cinsiyet kimliği, inancı, dili, kültürü ne olursa olsun, eşit haklarla ve onurlu yaşama hakkına sahiptir. Nasıl ki sizin nasıl yaşadığınıza dair kimse yorum yapmıyor, müdahale etmiyorsa, siz de kimseye müdahale edemezsiniz.

Koç Kuir: Biz kim olduğumuzu saklamayacağız. Sevgimizi gizlemeyeceğiz. Bedenimizi suç sayanlara boyun eğmeyeceğiz. Bu düzenin faillerini tanıyoruz: Adalet Bakanlığı’nı, Meclis Komisyonlarını, nefretin üretildiği her kürsüyü. Ve biliyoruz ki biz, bu düzeni başlarına yıkacağız. Bu yasa henüz geçmedi. Ondan korkan biz değiliz. Nerede olursak olalım, sözümüzü, metnimizi, direnişimizi yayacağız. Hekimleri, avukatları, öğrencileri, sanatçıları, sivil inisiyatifleri bir araya getireceğiz. Biz bu ülkenin hafızasıyız. Her kapatılan kulüpten, her gözaltından, her yasaklanan yürüyüşten sonra yeniden doğduk. Bu yasa geçse de biz yine buradayız. Görünmez olmaktan korkmayan, dayanışan, onuruyla direnen bir topluluğuz. Bizi yok etmeye çalışanların aksine biz eşit, onurlu, özgür bir hayat kuruyoruz. Ve biliyoruz, bu yaşam onların yazdığı hiçbir yasaya sığmaz.

ILGA Europe: Bu hükümler, Rusya’nın “gey propagandası” yasasından bile daha ileri gidiyor ve yalnızca LGBTİ+ olduğu, öyle göründüğü ya da LGBTİ+’ları desteklediği için herhangi bir kişiyi hedef almak için kullanılabilir. Bu, yalnızca LGBTİ+ topluluğuna değil, demokrasinin kendisine yönelik bir saldırıdır. Sadece LGBTİ+ göründüğü için birinin suç sayılabildiği bir ülkede, kimsenin özgürlüğü güvende değildir. Türkiye, 11. Yargı Paketi’nin uluslararası insan hakları standartlarıyla uyumlu olmasını sağlamalıdır. Taslak mevcut haliyle bu standartlara aykırıdır ve Meclis’e sunulmamalıdır.

Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği: Devletin yasama yoluyla bir grubun kimliğini, sağlığını, bedensel bütünlüğünü ve ifade hakkını hedef alması; nefret suçlarını teşvik eden sistematik bir şiddet ortamı yaratır. Bu durum, başta LGBTİ+’lar olmak üzere toplumsal cinsiyet kalıplarına uymadığı varsayılan herkesi risk altına sokmakta ve şiddetsiz, onurlu yaşam hakkını ihlal etmektedir.

Türk Tabipleri Birliği: Yargı paketi taslağında suç olarak tanımlanan ancak sosyal yaşamda da tıp açısından da olağan bir çeşitlilik olarak ele alınan cinsiyet ifadesi, toplumsal cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim çeşitliliklerinin toplumsal anlamda önemli karşılığı bulunmaktadır. Doğumda belirlenen cinsiyet hiçbir toplumda, hiçbir coğrafyada, hiçbir çağda mutlak bir şekilde kişilerin giyim, görünüm, davranış özelliklerini belirlememiştir. Hiçbir koşulda kişiler bu yönleriyle aynı cinsiyetten diğer kişilerle bire bir benzerlik göstermemektedir. Birçok toplumda iktidar sahiplerinin cinsiyetlere atadığı roller belirli ve sabit olsa da, bunun gerçeğe uymadığı, cinsiyet ifadesinin biyolojik olarak belirlenmediği, bu beklenti ya da dayatmanın politik bir duruşu yansıttığı bir gerçektir. Sadece kalıplaşmış belirli ifadelerin meşru görülmesi sıklıkla bundan çıkarı olan egemenlerin düzeni sürdürmekle ilgili çabalarına karşılık gelmektedir.

TMMOB Kadın Çalışma Grubu: Bu düzenlemelerin, siyasi iktidarın son 23 yıldır sistematik biçimde inşa ettiği gerici, otoriter rejimin bir yansıması olduğunu biliyoruz. “Toplumsal cinsiyet eşitliği” kavramını müfredatlardan ve kamu politikalarından silmeye çalışan, eşitsizliği derinleştiren ve kadın düşmanı uygulamaları kurumsallaştıran bu anlayış, şimdi de bu tahakkümünü yasa eliyle kalıcılaştırmaya çalışmaktadır. Oysa gerçek apaçık ortadadır. Bu yargı paketinin hazırlandığı süreçte kadın cinayetlerinin ve şüpheli kadın ölümlerinin artması, hukuk sistemindeki çelişkileri ve eşitsizlikleri daha da görünür kılmıştır. Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümüyle ilgili soruşturmanın reddedilmesi, kadınların adalet arayışlarının nasıl sistematik biçimde engellendiğini bir kez daha ortaya koymuştur. Kadına yönelik şiddet her geçen gün artarken, siyasi iktidarın sorumluluğu, kadınların ve LGBTİ+’ların yaşam hakkını korumaktır. 

Basın ve ifade özgürlüğü kuruluşları ortak açıklaması: Teklif yalnızca LGBTİ+’ları değil, onları ilgilendiren konuları, onlara yönelik hak ihlallerini haber yapan basın mensuplarını da ceza tehdidi altına sokacak, haber yapılmasını kriminalize edecektir. Bu gerekçelerle, biz aşağıda imzaları bulunan basın ve ifade özgürlüğü kurumları olarak, 11. Yargı Paketi’nde yer alacağı iddia edilen bu düzenlemenin derhal tekliften çıkartılmasını talep ediyoruz.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel: Bir kere hem cinsiyet değiştirme ameliyatlarının şeyini, yani bu siyasetçilerin vereceği bir karar değil ki. Bu karar tıp insanlarının vereceği bir karar. Kişinin kendisinin vereceği bir karar. Böyle bir şeye eğer kişinin talebi, işte bir sürü tıbbi gerekçe, bilmem ne gerekiyorsa, bu ameliyatın 20 yaşında yapılması gerekirken 25 yaşına kadar tıp başka söylüyorken AK Parti başka bir şey diyor diye bu nasıl olacak yani? Bu dünyanın en saçma işi bir kere. Onun dışında hapis cezası. Ya sen kimin neyine hapis cezası getiriyorsun ya? Ne, neye hapis cezası getiriyorsun? Neye göre yani? Bu ne kadar saçma bir şey biliyor musunuz? Neyi biliyorsun da neyi cezalandırıyorsun? Bu geçmişte şey yapıyorlardı. Mesela başörtülü öğrencileri üniversiteye sokmuyorlardı ya. Her şeyin başında kadına karşı bir ayrımcılık. Erkek öğrenci aynı fikirde ama onun düşüncesini gösterecek bir şeyi yok. Kadın öğrenci inancından dolayı başını bağlıyor. Sen giremezsin, sen girersin. Cinsel yönelimde bunu söylersen hapse girersin, söylemezsen ard alanda, gizli alanda, bilmem ne alanda... Sana ne? Sana ne yani? Bu kadar basit. Bu bu sorunun cevabı, yani size söylemiyorum da, işte "hapis cezası veririm" diyene: Sana ne?

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu: Mevcut yasaları, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’u, koruma kararlarını uygulamayanlar, AYM kararını da yok sayıyor; LGBTIQ+’lar için tüm süreçler bir nevi eziyet haline getirilmeye çalışılıyor. Bizler, bu yargı paketi taslağının her satırını, her kelimesini, kadınların ve LGBTIQ+ ların varoluşları ve yaşam hakları açısından okuyoruz. Hiçbir kimlik, hiçbir beden, hiçbir yaşam biçimi suç değildir. Keyfi ve muğlak kavramlarla, torba yasa içinde eritilmeye çalışılan ahlakçı zihniyetle, kimsenin varoluş biçiminin suç kapsamına sokulmasına izin vermeyeceğiz, bu taslağın TBMM önüne gelmemesi, kadınların ve LGBTIQ+ların eşit ve özgür yaşamı için mücadeleye devam edeceğiz.

Toplumsal Dayanışma İçin Psikologlar Derneği: En hafif tarifle bile bu, psikolojik ve cinsel(leştirilmiş) şiddettir. Sadece LGBTİ+’ların değil, toplumun ruhsal iyiliğine karşı önerilmiş bu düzenlemeler, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, CEDAW (Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Beyannamesi), Cinsel Haklar Bildirgesi ve Dünya Sağlık Örgütü’nün “Sağlık, sadece hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, bedence, ruhça ve sosyal yönden tam iyilik halidir.” tanımına aykırıdır. Psikoloji eğitim ve öğretimine, seans odalarından psikologların çalıştığı her alana kadar, insan haklarına, etik değerlere ve mesleğimize yönelik bilime dayanmayan ve etik dışı müdahaleleri kabul etmiyoruz.

TİP Genel Başkanı Erkan Baş: Daha bütçenin meclise sunulduğu gün bir taraftan da bir torba kanun getirip vatandaşa sayısız vergi yükü bindirip zaten onay istediğiniz bütçenin boş bir bütçe olduğunu siz kendiniz ifade etmiş oldunuz. Diğer taraftan aynı günlerde bir yargı paketi kamuoyuna sızdırıldı. Bu iktidarın korkunç zihniyetini, nefret dilini bütün boyutlarıyla görüyoruz. O yüzden tüm yurttaşlarımıza bir çağrıda bulunmak istiyorum: Saray rejiminin derdi bellidir, muradı bellidir. Biz ise bu yasama yılında da saray rejiminin topyekûn saldırılarına karşı bütünlüklü bir biçimde bu halk düşmanlığının karşısında durmak için bu mecliste, sokaklarda, hayatın her alanında mücadele edeceğiz.

İstanbul Barosu: İstanbul Barosu olarak,  başta LGBTİ+’lar ve çocuklar olmak üzere, toplumun her kesimini hedef alan, Anayasa’yı ve uluslararası insan hakları sözleşmelerini ihlal ederek uzun mücadeleler sonucunda elde edilen hakların geriye götürülmesini amaçlayan bu girişimin ve demokratik toplumun gereklerine, hukukun üstünlüğüne ve insan haklarına aykırı her türlü girişimin karşısında durmaya devam edeceğimizi, Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarının yok sayılmadığı ve herkesin eşit ve özgür bir şekilde yaşayabildiği bir hukuk düzeni için mücadele etmeyi sürdüreceğimizi ifade eder, hukuka aykırı düzenlemeler içerdiği açık olan böyle bir kanun taslağının kanunlaşmaması için tüm demokratik kamuoyunu hak ve özgürlüklere sahip çıkmaya davet ederiz.

GoFor: Birbirimizi koruyarak, birbirimizin hakkını savunarak, birbirimizi geride bırakmayarak mücadelemize devam edeceğiz. 11. Yargı Paketine direnmeye, haklarımızı ve varoluşumuzu savunmaya devam edeceğiz. 11. Yargı Paketi Meclis’e hiç gelmemelidir. Gençlerin, kadınların, LGBTİ+’ların ve tüm yurttaşların özgürlüklerini hedef alan bu düzenlemeye karşı milletvekillerini açıkça tutum almaya çağırıyoruz. Gençlik örgütleri, sivil toplum ve temel hak ve özgürlüklerden yana olan herkesi buna karşı durmaya, birlikte ses çıkarmaya çağırıyoruz.

52 kurumdan LGBTİ+ karşıtı yargı paketine tepki: Genel ahlak dediğiniz şeyi tanımıyoruz, biz dayanışmamızla özgür bir yaşamı, insanıyla hayvanıyla etik bir anlayışı zaten inşa ediyoruz. Kimsenin bize ahlak dayatmasına ihtiyacımız yok. Hepimiz hedefteyiz. Yargı paketi sadece LGBTİ+’ları değil tüm toplumu baskı altına almaya dönük bir hamledir. Geçen yıl Ağustos ayında yapılan yasa değişikliğiyle sokakta yaşayan hayvanlara dönük bir katliamın nasıl örgütlendiğini her gün görüyoruz. Baştan itibaren bu yasa değişikliklerinin sadece sokakta yaşayan hayvanlarla sınırlı kalmayacağını söylemiştik. Bütün bu yasaların hedefinde nefrete dayalı, otoriter bir disiplin toplumu inşa etmek var.

Emek Partisi (EMEP) Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca: Bu metin, faşizmin her alanı zapturat altına alma gayretinin bir belgesidir. Ellerine bir ahlak ve makbul vatandaş mezurası almışlar, ölçü koyuyorlar. O ölçüye uymayanları insanlıktan çıkartmak üzere adım atıyorlar bu paketle birlikte. Devletin bütün yurttaşlarının hal ve hareketine yatak odasına, giyimine, tavrına, duygusuna, ilişkisine aslına bakarsanız bir bütün olarak var olma hakkına yönelik karışma gücünü arttırıyor. Bu teklif insanların doğuştan gelen haklarını inkar eden, kişisel yaşam alanını devletin cezalandırma alanına dönüştüren faşist bir tahakküm yasasıdır.

Baroların kadın ve LGBTİ+ hakları merkezleri: Toplumsal barışı doğrudan hedef alan, LGBTİ+’ları şiddete, nefrete ve ayrımcılığa maruz bırakan yasa tasarısından vazgeçilmeli ve devlet asli görevi olan LGBTİ+’ların temel hak ve özgürlüklerini korumaya yönelik adımlar atmalıdır. Nefreti, şiddeti ve ayrımcılığı yaygınlaştıran, LGBTİ+’ları varoluşları sebebiyle cezalandırmayı amaçlayan, transların cinsiyet uyum sürecini imkansız hale getiren yasa tasarısına karşı mücadelemizi sürdüreceğiz.

Uluslararası Planlı Ebeveynlik Federasyonu Avrupa Ağı: Herkes zarar görmekten korunmayı hak eder ve hiç kimse sadece olduğu kişi için istismara veya cezaya maruz kalmamalıdır. İnsanların korunmasının ve onların öz belirlenimi, onuru ve topluma tam katılımının desteklenmesinin önüne ayrımcı politikaların geçmesine izin vermemeliyiz. Türkiye’yi bu yasa tasarısını yasama gündemine getirmemeye çağırıyoruz. Birlikte, istisnasız herkesin özgürce, güvenle ve gururla yaşayabileceği bir dünyayı savunuyoruz.

Demokrasi İçin Birlik: 11. Yargı Paketi tam da bu otoriter birikimin yeni halkasıdır: “genel ahlak”, “doğuştan gelen cinsiyet” gibi bilim-dışı ve muğlak referansları hukuk normu diye dayatarak eşit yurttaşlığı buduyor, ifade ve örgütlenme özgürlüğünü suç gölgesine çekiyor, yargıyı siyasal iktidarın ideolojik aparatına indirgemeye çalışıyor. Biz Demokrasi İçin Birlik olarak, bu paketin yalnızca LGBTİ+’lara karşı değil, toplumun tüm ezilen kesimlerine karşı bir sopa olduğunu görüyoruz; çünkü bir kez “kimliklere” karşı nefret ve denetim meşrulaştırıldığında, aynı yöntem grev hakkına, sendikal örgütlenmeye, barış talebine ve laik yaşamın savunusuna da çevrilecektir. Nefreti kanunlaştıran, adaleti çürütür.

Adalet İçin Hukukçular, Çağdaş Hukukçular Derneği Ankara Şubesi, Demokrasi İçin Hukukçular, Hukukçu Dayanışması, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Ankara Şubesi, Toplumsal Hukuk: İktidar devlet aygıtını LGBTİ+'lara yönelik şiddet için kullanmayı bırakmalı ve tüm yurttaşların eşit ve onurlu bir yaşam sürmesini garanti altına almalıdır. Kendi cinsiyet rejimini halka dayatmaktan vazgeçmelidir. Biyolojik cinsiyet ve genel ahlak gibi muğlak kavramları tanımlama ve bunlara aykırı gördüklerini cezalandırma yetkisini siyasal iktidara vermeyeceğiz. Bu nedenle LGBTİ+ varoluşları sonu olmayan bir şekilde cezalandırmayı öngören bu maddeleri, hiçbir şekilde kabul etmiyoruz; hukuk kurumları olarak faşizmin bir uzantısı olan bu saldırıya karşı mücadele edeceğimizi duyuruyoruz.

Ezilenlerin Sosyalist Partisi: Biyolojik cinsiyete aykırı tutum ve davranış" ifadesi ile LGBTİ+’ları cezalandırmaya çalışan, cinsiyet uyum sürecini zorlaştıran, interseks çocukların rızaları dışında ve tıbbi gereklilik olmaksızın bedenlerine müdahaleyi öngören 11. Yargı Paketi'nin Meclis'e gelmesine ve yasalaşmasına izin vermeyeceğiz.

KuirFest: Bu artık ahlak bekçileriyle yaşamak demek! Ne yazık ki iktidar bugüne kadar tüm kırım yasalarını ve düzenlemelerini meclisten geçirdi: Hayvan Katliamı Yasası, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme, Sansür Yasası... Şimdi durdurmazsak her şey için çok geç olabilir: BU YASA MECLİSE ULAŞMAMALI! Ses çıkar, paylaş, açıklama yap! Bağımsız ve özgür kültür-sanat için ses çıkar! Kendin için ses çıkar!

Eşitlik İçin Sosyal Hizmet Grubu: Bizler, insan hakları, sosyal adalet ve eşitlik ilkelerine bağlı sosyal hizmet uzmanları ve akademisyenleri olarak, 11. Yargı Paketi kapsamında gündeme gelen cinsiyet kimliğiyle ilgili yasal düzenleme girişimlerini derin bir kaygı ve güçlü bir toplumsal sorumluluk duygusuyla karşılıyoruz. Bu girişimler, yalnızca transların değil, her bireyin sağlık hakkına, beden bütünlüğüne, yaşam hakkına ve demokratik değerlere yönelik açık bir tehdittir. Toplumsal cinsiyet kimliğini 'düzenleme' iddiasındaki her adım, bilimsel temelden uzak, politik çıkarlarla şekillenmiş ve insan onuruna aykırı bir müdahaledir.

116 kurumdan ortak açıklama: LGBTİ+ haklarını korumaya, insan haklarını savunmaya ve herkes için eşitliği ve insan haklarını savunan herkesin yanında durmaya kararlı olduğumuzu bir kez daha vurguluyoruz. Tüm milletvekillerini, LGBTİ+’ları ayrımcılığa maruz bırakan ve kriminalize eden yasal değişiklikler yapmamaya ve Türkiye’nin eşitlik ve ayrımcılık yasağını güvence altına alan anayasası ile uluslararası insan hakları yükümlülükleri uyarınca, LGBTİ+’ların haklarını korumayı kamuoyuna taahhüt etmeye çağırıyoruz. Bu ve benzeri tekliflerin resmen oylamaya sunulması halinde, tüm milletvekillerini bunları kararlılıkla reddetmeye çağırıyoruz. Yetkilileri, LGBTİ+’lara karşı ayrımcı ve damgalayıcı söylemleri derhal durdurmaya çağırıyoruz. Yetkililer bunun yerine, insan hakları örgütlerinin uzun yıllardır belgelediği, kolluk görevlileri de dahil kamu görevlilerinin toplumsal cinsiyetle ilgili yerleşik kalıp yargıları ve kurumsal homofobi ve transfobiyle mücadele etmek üzere pozitif adımlar atmalıdır. İmzacı örgütler olarak, LGBTİ+ haklarını savunmaya kararlıyız ve yan yanayız, birlikte güçlüyüz!

İnsan Hakları İzleme Örgütü: Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi ve üye devletleri, Türkiye’deki LGBTİ+’ları ciddi bir tehlike altına sokacak bu gerici yasa tasarısının tamamen geri çekilmesi için ellerindeki tüm diplomatik ve siyasi kanalları kullanmalıdır. Bu, Türkiye’nin hukukun üstünlüğüne, insan haklarına ve eşitliğe dayalı temel demokratik ilkelere ne ölçüde saygı gösterdiğinin belirleyici bir sınavıdır.

Güncelleniyor...


Etiketler: insan hakları, nefret suçları, aile, siyaset, trans, lgbti, lezbiyen, gey, biseksüel, interseks, yargı paketi
İstihdam