17/10/2025 | Yazar: Kaos GL
“Barış, kimliğiyle onurlu biçimde yaşayan herkesin hakkıdır. 11. Yargı Paketi ise bu hakkı gasp eden, eşit yurttaşlığı sarsan bir girişimdir”

Basına yansıyan ve LGBTİ+’ları hedef alan düzenlemeleri içeren 11. Yargı Paketi’ne yönelik tepkiler çığ gibi büyüyor. Milletvekilleri, insan hakları kuruluşları ve sivil toplum bileşenleri söz konusu düzenlemelerin LGBTİ+’ların yaşam hakkını ihlal ettiğini vurgulayarak mücadele çağrısı yapmaya devam ediyor; tasarının Meclis’e gelmemesi için dayanışma mesajı veriyor.
TIKLAYIN - Yargı paketine tepkiler çığ gibi büyüyor: “LGBTİ+ karşıtı yasa tasarısı çöpe”
10 Ekim Ankara katliamının yıldönümünde 9 şehirde kuruluşunu ilan eden Barış İçin LGBTİ+ İnisiyatifi, “Barış, kimliğiyle onurlu biçimde yaşayan herkesin hakkıdır. 11. Yargı Paketi ise bu hakkı gasp eden, eşit yurttaşlığı sarsan bir girişimdir” dedi.
Açıklamanın tam metni:
11. Yargı Paketi: Varoluşumuzu, Eşitliği ve Barışı Kriminalize Etme Girişimi
Adalet Bakanlığı’nın hazırladığı 11. Yargı Paketi, LGBTİ+’ların kimliklerini, yaşam biçimlerini ve örgütlenme özgürlüklerini hedef alan ideolojik bir saldırıdır. Bu düzenleme, toplumsal denetimi yeniden kurmayı, eşit yurttaşlığı ortadan kaldırmayı ve barış fikrini susturmayı amaçlamaktadır. İçeriği itibarıyla demokrasiye, insan haklarına ve barış mücadelesine yönelik ciddi bir tehdittir.
10 Ekim 2025’te “Barış İçin LGBTİ+ İnisiyatifi” (bil+), Ankara Gar Katliamı’nın yıldönümünde kuruluşunu ilan ederek barış, adalet ve eşit yurttaşlık çağrısını yeniden gündeme taşımıştı. 10 Ekim, hem yas hem umut günüdür; bil+’ın bu tarihteki çıkışı, bastırılmak istenen barış talebinin “yarım kalan düşlerin devamı” olarak sembolik bir anlam taşır. İnsan Hakları Derneği’nde Türkçe ve Kürtçe yapılan açıklama, 1990’lardaki faili meçhullerden bugünün kuir özgürlük mücadelesine uzanan bir sürekliliği temsil etmiştir. Böylece barışın yalnızca siyasal değil, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kültürel tanınma ekseninde yeniden tanımlanması gerektiği vurgulanmıştır.
Paket, barışın toplumsal temelde yeniden inşasını hedefleyen LGBTİ+’lara yöneltilmiş açık bir gözdağıdır. Cinsiyet uyum sürecine erişim yaşının 25’e çıkarılması, sağlık kurulu şartlarının ağırlaştırılması ve “biyolojik cinsiyete aykırı davranış” gibi muğlak ifadelerle hapis cezaları öngörülmesi, temel insan haklarını yok sayan ayrımcı düzenlemelerdir. Aynı cinsiyetteki kişilerin birliktelikleri dahi suç kapsamına alınmakta; mahremiyet, ifade özgürlüğü ve sanat alanı daraltılmaktadır.
Bu yasa, hukuk kılıfı altında bir toplumsal mühendislik girişimidir. “Nüfus ve Aile 10 Yılı” politikalarıyla birlikte heteronormatif bir toplum modeli dayatılmakta; kimlik mücadeleleri birbirinden koparılmak istenmektedir. Böylece Kürt halkının demokratik çözüm mücadelesi ile LGBTİ+ hareketi arasındaki dayanışma zayıflatılmakta, toplum kimlikler üzerinden yeniden bölünmektedir. Devletin ahlak ve aile söylemleriyle ördüğü denetim rejimi pekiştirilmektedir.
Oysa barış, herkesin kimliğiyle eşit yurttaş olarak var olabildiği bir düzende mümkündür. Barış, militarizmin, heteroseksizmin ve ikili cinsiyet rejiminin sona ermesiyle mümkündür. bil+’ın 10 Ekim açıklaması bunu hatırlatmıştır: Barış, kimliğiyle onurlu biçimde yaşayan herkesin hakkıdır. 11. Yargı Paketi ise bu hakkı gasp eden, eşit yurttaşlığı sarsan bir girişimdir.
Tasarı, özel hayata saygı, ifade özgürlüğü ve eşitlik ilkelerini ihlal ettiği gibi, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası insan hakları belgeleriyle de çelişmektedir. Barışı, eşitliği ve adaleti savunan herkesin bu pakete karşı çıkması ortak sorumluluktur. Çünkü bu düzenleme yalnızca LGBTİ+’ları değil, herkesi susturmayı hedeflemektedir.
Bizler, varoluşumuzu, sevgimizi ve barış talebimizi suç sayan hiçbir yasayı tanımıyoruz.
Barış, kimliğimizin yok sayılmadığı bir yaşam düzenidir.
Ne kimliğimizden vazgeçeriz, ne barıştan!
Etiketler: insan hakları, nefret suçları, aile, siyaset, trans, lgbti, lezbiyen, gey, biseksüel, interseks, barış, yargı paketi