11/11/2025 | Yazar: Kenan Arun

Mamdani gibi bir figüre karşı temkinli bir umutla yaklaşıyoruz. Şu anda bize çok büyük bir nefes, çok büyük bir umut verdiği doğru, ama aynı zamanda hayal kırıklığına uğrama korkusu da taşıyoruz. Umarım bu sefer bu umut bizi yarı yolda bırakmaz ve gerçekten de gördüğümüz gibi devam eder.

Zohran Mamdani üzerine Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Amerika’ya taşındıktan sonra sabahları telefonuma gelen arkadaş mesajlarıyla uyanmak gerçekten günün en güzel kısımlarından biri haline geldi. Saat farkı yüzünden çoğu grup konuşması ben uyurken geçiyor, sabah uyanınca hepsini keyifle okuyorum. İşte 5 Kasım sabahı da arkadaşlarım Pınar ve Gamze’den gelen bir mesaja göz attım. Pınar, Zohran Mamdani’nin seçim zaferinin coşkuyla kutlandığı bir haber linki göndermiş ve “Kenocuğum, ne diyorsun, medyada yansıtıldığı kadar büyük bir zafer havası var mı?” diye sormuştu.

“Doğru doğru,” diye cevap yazdım, ardından ekledim: “İnsanlara umut oldu resmen. Adam sosyalist olunca buradaki kesim, ‘hah, en azından bir şeyler yapabileceğiz,’ dediler.”

Zohran Mamdani’den önce aslında annesini biliyormuşum. Annesi, yıllar önce çok severek izlediğim Muson Düğünü filminin yönetmeni, başarılı kadın Mira Nair’miş. Pınar’ın mesajından sonra babasına da baktım; Hint asıllı Ugandalı bir akademisyen olan Mahmood Mamdani’ymiş. Zohran 1991’de Kampala’da doğmuş ve yedi yaşındayken ailesiyle ABD’ye taşınmış. Politik hayatında bu çok katmanlı kimliğin – Hint, Ugandalı, göçmen ve Müslüman kimliğinin – öne çıktığını görüyoruz.

Zohran Mamdani, benim ve arkadaşlarımın dikkatini özellikle New York valiliğine aday olduğunda çekti. Kendini “demokratik sosyalist” olarak tanıtan Mamdani, kira kontrolü, ücretsiz toplu taşıma ve kamusal çocuk bakımı gibi gündemlerle öne çıktı. 2025’te Andrew Cuomo’ya karşı aday olduğunda, Mamdani’yi saf dışı bırakmak için yaklaşık 20 milyon dolarlık bir karşı kampanya ve lobi çalışması yürütüldüğü söyleniyor. Buna rağmen Mamdani, genç ve ilerici seçmenleri yoğun şekilde arkasına aldığı ve demokratik sosyalist kimliğiyle net, dürüst bir söylem benimsediği için büyük bir şaşkınlık yaratarak kazandı. Bu durum, Demokrat Parti içinde de bir yenilenme işareti oldu; çünkü parti içi geleneksel liderlik “sosyalist” terimine hep mesafeli durmuş ve bunu doğru düzgün savunamamıştı.

Mamdani’nin LGBTİ+ haklarına dair duruşu da dikkat çekiyor. Kendisi, LGBTİ+ topluluğunun haklarını açıkça savunuyor ve bu konuda oldukça net bir politika izliyor. Bu da onu yalnızca göçmen ve sosyalist kimliğiyle değil, aynı zamanda kapsayıcı bir adalet anlayışıyla da öne çıkarıyor. Dolayısıyla hem Demokrat Parti içinde hem de genel seçmen kitlesi içinde Mamdani, değişim isteyen ve daha kapsayıcı politikalar arayan pek çok insan için bir umut figürü haline geliyor.

Mamdani’nin LGBTİ+ haklarına dair kapsayıcı tavrı, özellikle Trump hükümetinin baskılarıyla kıyaslandığında gerçekten dikkat çekici. Trump hükümetinde transların haklarının kaldırılmaya çalışıldığını, hatta Stonewall gibi tarihi direniş noktalarından transların silinmek istendiğini, LGBTİ+ evlilik haklarına dair korkuların yoğunlaştığını biliyoruz. Mamdani’nin bu kapsayıcı yaklaşımı, bu baskıyla kıyaslandığında bugün için umut oluyor.

Belki de bu yüzden Mamdani’nin hikâyesi bana yalnızca siyaseti değil, kimliğin nasıl bir direnç alanı olduğunu da hatırlatıyor. Köklerinin farklı ülkelerden, kültürlerden ve inançlardan geliyor olması, onu yalnızca temsil ettiği toplulukların değil, tüm ötekileştirilmiş insanların sesi haline getiriyor. Mamdani’nin başarısı, bu cesaretin karşılığını alabileceğimizi ve umudun sadece bir duygu değil, örgütlü bir emek sonucu olduğunu gösteriyor. Politikacıların sorulan sorulara kendi istedikleri cevabı verdikleri zamanlarda, Mamdani’nin açık açık kameraya bakıp lafı dolandırmadan veya suyu bulandırmadan Trump’a meydan okuması da insanlara büyük bir nefes aldırdı ve umut kaynağı oldu. “Ben bunu yapacağım, bu yanlış,” diye net bir siyaset izlemesi insanları etkiledi.

Ancak tüm bunların yanı sıra birini bu kadar idol haline getirmenin getirebileceği hayal kırıklıklarından da çekiniyorum. Buradaki tutucu kesimde de Mamdani’nin Müslüman kimliğinin bir tür “gizli ajanda” endişesi yarattığını da ekleyelim; insanlar sosyalizmi komünizme benzetip çekinirken, Müslüman bir liderin de başka bir ajandası olabileceğini düşünebiliyorlar.

Ben de kişisel olarak şunu eklemek istiyorum: Biz, Türkiye’de büyümüş bir nesil olarak, ekranda bir şey görünüp kapalı kapılar ardında bambaşka şeyler savunulmasından, yani takiye yapılmasından, çok yorulduk. Bu yüzden Mamdani gibi bir figüre karşı temkinli bir umutla yaklaşıyoruz. Şu anda bize çok büyük bir nefes, çok büyük bir umut verdiği doğru, ama aynı zamanda hayal kırıklığına uğrama korkusu da taşıyoruz. Umarım bu sefer bu umut bizi yarı yolda bırakmaz ve gerçekten de gördüğümüz gibi devam eder.

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazı ve çizimlerden yazarları ve çizerleri sorumludur. Yazının ya da çizginin KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki veya çizimlerdeki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.


Etiketler: yaşam, siyaset, dünyadan, araştırma, inceleme, yorum, heteroseksizm, trans, ikili cinsiyet sistemi, lgbti, eşcinsellik, lezbiyen, gey, biseksüel, interseks
İstihdam