24/12/2025 | Yazar: Yıldız Tar

Yıldız Tar, Sincan Cezaevi’nde şüpheli bir şekilde ölen trans erkek mahpus Poyraz’ın ölümünün ardından yanıt bekleyen soruları ve ailesinin aktardıklarıyla Poyraz’ın hikayesini yazdı.

Dokunduğu hayatlara sevilesi izler bırakan Poyraz Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Poyraz da adını öldükten sonra duyduklarımızdan. Bu ayın başında, 1 Aralık’ta tutuklu olduğu Ankara Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nün Kadın Kapalı Hapishanesi’nde şüpheli bir şekilde yaşamını kaybetti. Olayın intihar mı yoksa cinayet mi olduğunu otopsi raporu ve soruşturma sonucu belirleyecek.

Poyraz, 28 yaşında bir trans erkekti. Sincan Cezaevi’nde kaldığı koğuştan, trans erkeklerin tecrit edildiği bir koğuşa yeni transfer edilmişken bir iple boynundan asılı olarak bulundu.

Yeni bir müdürün gelmesiyle birlikte, trans erkeklerin bulundukları koğuşlardan alınıp başka bir yere götürülmesi uygulaması başlamıştı. Poyraz, Ağustos ayında ablasıyla görüşürken; “Benim de sıram gelecek herhalde” diyerek endişesini dile getirmişti. Ama nafile. Cezaevinde hormon kullanan transları fişleme uygulaması çoktan başlamış, cezaevi yönetimi trans erkek olduğundan “şüphelendiği” kişilerle görüşmeler yapıyordu.

Poyraz’ın ölümünde cevap bekleyen sorular

Poyraz’dan önce dört trans erkek bu tecrit koğuşuna götürülmüştü bile. 1 Aralık günü hep beraber psikolog görüşüne çıkartıldılar. Döndüklerinde koğuşlarının girişinde bulunan fotoğraf listesine beşinci bir kişinin fotoğrafının eklendiğini gördüler. Yeni biri geldi diye sevinirlerken Poyraz’ın çamaşır ipiyle asılmış bedeniyle karşılaştılar.

Poyraz’ın ölümüne ve Sincan’da trans erkeklerin neler yaşadığına ilişkin sorular yanıt bekliyor:

Sincan’da trans erkeklerin tecrit edildiği bu koğuş neden ve nasıl açıldı? Dosyaya gönderilen kamera kayıtlarında Poyraz’ın koğuşa getirildiği anlar neden yer almadı? Memurlar, Poyraz’ı bir battaniye ile koğuştan çıkardıktan sonra neden kurumdaki sağlık görevlileri uzun süre müdahale etmedi? Ambulans neden geç geldi? Cezaevi müdürü değiştikten sonra mahpuslara baskının artması ve bir ölümün yaşanması tesadüf mü? Aynı müdürün daha önce görevli olduğu kurumlarda da benzer olayların yaşanması peki?

“Poyraz’ın arkadaşları…”

Poyraz’ın ailesi de bu sorularla cebelleşiyor. Ama bir yandan adalet beklerken Poyraz’ın hikayesinin de duyulmasını istiyorlar. Tam da bu yüzden, memleketleri Bursa’dan Ankara’ya savcılık ifadesi için geldiklerinde Pembe Hayat derneğinde “Poyraz’ın arkadaşları” ile de tanışmak istiyorlar. Avukatları Senem Doğanoğlu ve Nergiz Görnaz’la adliye mesaisinin hemen ardından dernek ofisine geliyorlar. Ve onları LGBTİ+’lar ve çocuğu LGBTİ+ olan aileler karşılıyor.

Poyraz’ın annesi Fatma hanım, ablası Elif hanım ve kuzeni baş sağlığı dileklerimizi gözyaşlarına hakim olamayarak kabul ediyor. Ortamda bir sessizlik oluşuyor. Ne denebilir ki? 28 yaşında, gencecik bir insan ölmüş. Hem de devletin koruması altında olması gereken cezaevinde.

Poyraz’ı anlatmalarını istiyoruz onlardan. Her ne kadar bizlere, “Poyraz’ın arkadaşları” deseler de içimizde Poyraz’ı tanıyan kimse yok çünkü. Aile de biliyor tanımadığımızı. Ama tanışmadan birbirini tanımak da memleketimizdeki LGBTİ+’ların kaderi…

Poyraz’la tanışın…

Ablası anlatıyor Poyraz’ı. Galatasaraylı olduğunu söylüyor. Ölüm saati de 9.05’miş. Hem Poyraz’ın çok sevdiği Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm saati hem de Galatasaray’ın kuruluş yılı olan 1905’i hatırlıyor. Kendisi Fenerbahçeli olan abla, Galatasaraylı kardeşiyle çekişmelerini anlatıyor.

Bursalıymış Poyraz. Çocuklukları Bursa’da geçmiş. Küçükken de saçını kısacık kestirmeyi severmiş. İlla uzun olacaksa da şapka takarmış muhakkak. “Oğlan çocuğu” sanarlarmış onu. Bu da Poyraz’ı çok mutlu edermiş. Hatta taa o zamanlarda kendisini Osman diye tanıttığı bile olurmuş.

Cezaevinde saçlarını kendisi kazıtmış Poyraz’ın. Bilenler bilir, cezaevlerinde saç kazıtmak “isyan” olarak görülür. Ablasına da demiş bunu. Ablası endişelenmiş ama söz geçebilir mi Poyraz’a…

İsim seçme süreci de biraz gelgitli olmuş delişmen Poyraz’ın. Önce Osman demiş. Sonra Haydar’a kaymış gönlü. Nihayet, deli rüzgar Poyraz’dan almış adını.

İsmini seçtikten sonra ilk doğum gününü çizgi film karakterlerinden bir pastayla kutlamışlar. Yeni hayatının ilk doğum günüymüş sonuçta. Yeniden doğmak, kendini yeniden doğurmak kutlanmayı hak eden en güçlü eylemlerden değil midir?

Adıyla yaşamış Poyraz. Annesine göre hep şakalar yaparmış. Güldürmek istermiş çevresindekileri. Tiyatroya da çok hevesliymiş genç Poyraz. Ablası şimdiden bakınca, “Belki de herkes kendisini kabul etsin, sevsin istiyordu” diyerek anlatıyor kardeşini. “Haksızlığa hiç gelemezdi. Sadece kendi hakkı için değil, sokakta gördüğü biri için de bir şeyler yapmak isterdi. Duygusaldı benim kardeşim. Başkasının derdini dert edinirdi” diyor.

Bursa’da polis kontrolüne takıldığında şiddet de görmüş Poyraz. Polislerin karşısında nüfus cüzdanındaki isim ve fotoğraftan tamamen farklı bir insanın olması, şiddetin bahanesi olmuş.

Poyraz, kendi hakları için de mücadele etmek; LGBTİ+ derneklerine katılmak istemiş hayattayken. Ablası, onun yapmaya ömrünün yetmediğini ailesi olarak yapmak istediklerini de söylüyor.

Bu hayatta adı gibi esmesi gereken Poyraz, 28 yaşında ailesinden, sevenlerinden koparıldı. Ailesi, organlarını “Poyraz da böyle isterdi” diyerek bağışladı.

Pembe Hayat’taki taziyede ise ailesi, yeni dostlar edindi. Bir trans erkeğin hayatının da ölümünün de bu kadar ucuz olmaması gerektiğine inanan dostlar.

Ve Poyraz, hepimize bir sorumluluk da yükledi. Onu, onun gibi hayatları çeşitli gerekçelerle yarıda kesilen; kendisi olarak özgürce yaşamak isteyenleri unutmamak, hikayelerini anlatmak, kendi hikayelerimizin bir parçası kılmak…

Ablasının taziye defterine yazdıkları her şeyi anlatıyor esasında:

“22.12.2025 Pazartesi

Merhabalar. Ben Poyraz'ın Ablası. Kendi tabiriyle cancağızı. Benim kardeşim Can parçam ve evladım diyebilirim. Pamuk kalbi ve naif düşünceleri siz bu güzel insanlarla ve bizlerle yaşasın istiyorum. Hayatı boyunca birçok kişinin hayatına dokunmuş ve güzel izler bıraktığına inanıyorum. Desteğiniz bizim için çok kıymetli hepinize çok teşekkürler.

"Sevilesi izler bırakın dokunduğunuz hayatlarda"

Seni Seviyorum Poyrazko Galatasaray”

Poyraz’a ne oldu?

Pembe Hayat Derneği, 10 Aralık’ta Poyraz’ın şüpheli ölümünü duyurdu. İddialara göre ölümün ardından savcılık, inceleme için iki gün sonra cezaevine geldi; tanıkların ifadeleri henüz alınmadı. Avukatların verdiği bilgilere göre; Sincan Cezaevi’nde dört trans erkek mahpus uzun süredir tecrit koşullarında kalıyor. Dört mahpusun toplu halde psikiyatri servisine götürüldüğü gün, koğuşlarına yeni bir kişinin sevk edildiği; mahpuslar döndüklerinde bu kişiyi asılı halde buldukları ifade edildi. Mahpusların aktarımına göre ilk müdahaleyi ipi çakmakla keserek kendileri yapmaya çalıştı. Gardiyanların çağrılmasının ardından odada bir karmaşa yaşandığı, buna karşın sağlık ekibinin uzun süre gelmediği aktarıldı.

Cezaevinde birkaç ay önce göreve başlayan ve yeni gelen müdürün trans mahpuslara yönelik ayrımcı uygulamalar başlattığını belirten avukatlar, mahpuslara sık sık “Nasıl hissediyorsun?”, “Yönelimin ne?” gibi sorular yöneltildiğini ve “Heteroseksüel değilim” diyenlere farklı muamele yapıldığını söyledi. İddialara göre; mahpusların saçlarının kısa olması dahi ayrı koğuşlara sevk gerekçesi haline gelirken, bazı mahpusların bu nedenle cinsiyet uyum sürecinden tamamen vazgeçtiği bildirildi.

Poyraz’ın ölümünün ardından Ankara, İstanbul, Diyarbakır, Kuşadası, Mersin, İzmir gibi birçok kentte ve kampüslerde eylem ve basın açıklamaları yapıldı, ölümün etkin bir şekilde soruşturulması istendi.

Emek Partisi Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca başta olmak üzere çok sayıda milletvekili de şüpheli ölümü TBMM gündemine taşıdı. Karaca, cezaevine atanan müdürden sonra homofobik, transfobik uygulamaların yoğunlaştığı ve müdürün görevde olduğu 4 ay içinde 4 ölümün yaşandığına ilişkin iddialarını dile getirdi.

DEM Parti milletvekilleri, Poyraz’ın şüpheli biçimde ölmesine ilişkin TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’na başvuruda bulundu. Başvuruda, olayın “intihar” varsayımıyla kapatılmaması ve cezaevindeki sistematik hak ihlallerinin araştırılması talep edildi.

Poyraz’ın ölümünün ardından hazırlanan açıklama metnini ise yüzden fazla hak örgütü imzaladı. Poyraz’ın ölümünün "intihar" varsayımıyla kapatılmasına izin vermeyeceklerini belirten örgütler, Adalet Bakanlığı ve Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne seslenerek 6 maddelik talep listesi açıkladı:

1. Poyraz’ın ölümüne ilişkin derhal bağımsız, tarafsız ve etkin bir adli soruşturma yürütülsün; olay “intihar” varsayımıyla kapatılmasın.

2. Olay yeri incelemesi, kamera kayıtları, sevk ve revir kayıtları, vardiya çizelgeleri, disiplin evrakları dahil tüm materyaller şeffaf biçimde güvence altına alınsın; delil karartma ihtimaline karşı sorumlu personel hakkında gerekli idari tedbirler uygulansın.

3. Tanık mahpusların beyanları baskı ve misilleme olmaksızın alınsın; koğuşta kalan mahpuslara yöneltilen disiplin soruşturması tehditleri derhal sonlandırılsın.

4. Trans mahpuslara yönelik tecrit/izolasyon uygulamalarına son verilsin; spor, havalandırma, sosyal faaliyet, eğitim ve ortak alan hakları eşit ve güvenli biçimde kullandırılsın. Sivil toplum örgütlerinin izleme raporları, trans/LGBTİ+ mahpusların izolasyonunun yaygın bir hak ihlali alanı olduğuna işaret etmektedir.

5. Trans mahpusların sağlık hakkı güvence altına alınsın; hormon tedavisi ve cinsiyet uyum sürecine ilişkin hizmetlere erişim için açık, bağlayıcı ve ayrımcılık karşıtı ulusal standartlar yayımlansın.

6. Cezaevlerinde cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim temelli ayrımcılığa karşı personel eğitimleri zorunlu hale getirilsin; izleme mekanizmaları güçlendirilsin; sivil toplumun cezaevlerine erişimi ve raporlama imkanları genişletilsin.

*Bu yazı ilk olarak T24’te yayımlanmıştır.


Etiketler: insan hakları, nefret suçları, aile, siyaset, özel haber, araştırma, inceleme, yorum, heteroseksizm, trans, ikili cinsiyet sistemi, lgbti, eşcinsellik, lezbiyen, gey, biseksüel, interseks, cezaevi, cinayet
GDTM