01/09/2025 | Yazar: Suay Yüksel

ABD’deki LGBTİ+ okurları hedefleyen yayınlar, çeşitlilik ve kapsayıcılık düzenlemelerine yönelik siyasi saldırıların ardından reklam şirketlerinin uzak durması nedeniyle ayrımcılıkla karşı karşıya kalıyor.

LGBTİ+ kapsayıcı yayınlar, reklam şirketleri tarafından ayrımcılıkla karşı karşıya bırakılıyor Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Editörlerin aktardığına göre; ABD’deki LGBTİ+ okurları hedefleyen yayınlar, çeşitlilik ve kapsayıcılık düzenlemelerine yönelik siyasi saldırıların ardından reklam şirketlerinin uzak durması nedeniyle ayrımcılıkla karşı karşıya kalıyor.

LGBTİ+’ları ve ayrımcılığa uğrayan diğer grupları hedefleyen yayınların yöneticileri, bu tür mecralarla çalışmaya yönelik “altına hücum” döneminin sona erdiğini söyledi.

Son 18 ayda ABD’de kurumsal çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık (DEI) çalışmalarına karşı büyük bir tepki oluştu. Bu durum bazı büyük şirketlerin planlarını gözden geçirmesine yol açtı. Gay Times’ın yöneticisi Tag Warner, ABD’de dijital olarak büyümekte olan yayınlarının geçen yıl çalıştığı reklam şirketlerinden yüzde 80’ini kaybettiğini söyledi. Ayrıca beklenen reklam geliri açısından 5 milyon sterlinden fazlasını da yitirdiğini belirtti.

2019’dan beri yayını yöneten Warner, derginin büyüme sürecinin markaların LGBTİ+’ları kucaklama isteğiyle birlikte geldiğini söyledi. ABD’deki DEI karşıtı girişimleri ise bu dramatik değişimin sebebi olarak görüyor:

“Medya ve pazarlamanın zaten zorlu bir yıl geçirdiğini biliyorum, ancak farklı temalara değinmeyen diğer kuruluşlara baktığımızda, onlar bizim kadar etkilenmiyor. Bu eski usul bir ayrımcılık. Çünkü ayrımcılığın ticari bir mantığa oturması gerekmez. Ayrımcılığın mantıklı olması gerekmez. Ayrımcılık, ayrımcılıktır. Daha az kapsayıcı bakış açılarına boyun eğmeleri için kuruluşlara baskı yapan sesler kazanmaya başladığında, bunun sonuçlarını gerçekten gözlerimizle görüyoruz. Bu da markalar ve kuruluşlar içinde büyük bir davranış değişimi yaratıyor.”

Müslüman kadınların sesini güçlendirmeyi amaçlayan Amaliah adlı yayının kurucu ortağı Nafisa Bakkar ise markalar ve reklam şirketleri arasında bir “ruh hali değişimi” olduğunu söyledi:

“Çeşitlilik ve kapsayıcılık alanında önceden büyük bir yarış vardı. Ama artık bunun tamamen sona erdiğini söyleyebilirim. Birçok İngiltere merkezli reklam şirketi ile çalışıyoruz, ama ABD’de markaların ‘marka güvenliği’ dedikleri şeye çok daha fazla vurgu yapılıyor. Bunun aslında ‘gemiyi sallamak istemiyoruz’ sözünün şifreli hali olduğunu düşünüyorum.”

Warner, DEI karşıtı etkinin ABD Başkanı Donald Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşünden önce başladığını aktardı. Muhafazakar yorumcu Robby Starbuck gibi isimler uzun süredir şirketlere çeşitlilik çalışmalarını bırakmaları için baskı yapan DEI karşıtı bir kampanya yürütüyor. Ancak Warner, Trump’ın gelişinin “herkese bu konuda harekete geçme izni verdiğini” düşündüğünü belirtti.

Sektördeki tüm yayınlar Gay Times kadar etkilenmedi. ABD reklam pazarına daha az bağımlı iş modellerine sahip şirketler ile uzun süredir güçlü ilişkiler kurmuş büyük kurumlar, değişen siyasi ortamla başa çıkabildiklerini söyledi.

Attitude dergisini yayımlayan Stream Publishing’in yöneticisi Darren Styles ise, “Markalar artık daha temkinli ve dikkatli, bunu kesinlikle söyleyebilirim. Ancak bizim deneyimimiz, çoğu insanın ya duruşunu koruduğu ya da daha da güçlendirdiği yönünde” dedi.

Out ve The Advocate gibi önde gelen ABD yayınlarını çıkaran equalpride’ın yöneticisi Mark Berryhill, bazı marka ve ajansların “geçmişe kıyasla biraz daha temkinli davrandığını” söyledi. Ancak bunun şimdilik, anlaşmaların ekonomik koşulların da zorlu olduğu ortamda daha uzun sürede tamamlanması anlamına geldiğini belirtti. Siyasi rüzgarların, bu tür yayınlarla çalışmanın aslında sağlam bir çalışma politikası olduğunu vurgulamayı daha da önemli hale getirdiğini vurguladı:

“Tüm şirketler temkinli ve bence bu sadece LGBTİ+’lar ile ilgili değil. Şu anda genel olarak ayrımcılığa uğrayan gruplar ile çalışan şirketlerle iş birliği konusunda daha dikkatli davranıyorlar. Belki de bu tartışmanın bize biraz katkısı oldu, çünkü markalara bunun aslında bir çalışma politikası olduğunu gerçekten gösterdi. Kapsayıcı markalar ile çalışmak, sadece bir hayır işi ya da vicdanınızı rahatlatmak için yapılacak bir şey değil. Bunu, LGBTİ+ gazeteciliğini desteklemek doğru olduğu için yapmalısınız. Biz küçük kuruluşlarız. Sesimizi duyurmamız gerek. Anlatacak önemli hikayelerimiz var. Ama aynı zamanda bu, şirketler için iyi bir çalışma politikası da.”

Kaynak: The Guardian


Etiketler: insan hakları, kültür sanat, yaşam, dünyadan, lgbti
İstihdam