28/10/2025 | Yazar: Suay Yüksel

Kaos GL ve 17 Mayıs Gençlik Danışma Kurulu röportaj serisinin üçüncü konuğu Doğa oldu: “Türkiye’de LGBTİ+ bir genç olmak; daha erken olgunlaşmak, büyümek zorunda kalmak demek.”

“Homofobik ve transfobik zihin, hızlıca yayılan ve pekişen bir akıma dönüşüyor” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Kaos GL Derneği ve 17 Mayıs Derneği tarafından hayata geçirilen Gençlik Danışma Kurulu, 20 genç LGBTİ+ aktivisti ile çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor.

Kuir-feminist perspektife dayanan bir yaklaşımı temel alarak her ay bir araya gelen kurul; genç LGBTİ+’ların karar alma süreçlerine katılımını artırmayı, örgütlerin gençlik çalışmalarına doğrudan katkı sunmalarını ve gençlerin ihtiyaçlarını görünür kılmayı hedefliyor. Danışma kurulu; 18-35 yaş arası gençlerle hak temelli çalışma deneyimi olan aktivistleri, uzmanları, topluluk temsilcilerini ve ilgili kurumları bir araya getiriyor.

“Genç LGBTİ+ aktivistleri olarak nelere ihtiyacımız var, sesimizi duyurabiliyor muyuz?” sorularından yola çıkarak hazırladığımız Gençlik Danışma Kurulu röportaj serisinin üçüncü konuğu Doğa oldu. Serinin üçüncü söyleşisinde Gençlik Danışma Kurulu üyesi Doğa ile Türkiye’de LGBTİ+ bir genç olmanın ne anlama geldiğini ve maruz bırakıldığımız zorlukları konuştuk.

“Türkiye’de LGBTİ+ bir genç olmak, yaşın getirdiğinden daha erken olgunlaşmak demek”

Öncelikle sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

Ben Doğa. Hayatımı sanat ve nezaket üstüne inşa etmeye çalışıyorum. Aktivist kimliğimi geliştirerek kamusal alanı etkin şekilde kullanmayı hedefliyorum .

Türkiye’de LGBTİ+ bir genç olmak sizin için ne ifade ediyor?

Benim için Türkiye’de LGBTİ+ bir genç olmak, heteroseksüel bir gençten 100 kat fazla kaygı, korku, stres yaşamak; 100 kat fazla baskıya sürekli maruz kalarak yaşın getirdiğinden çok erken olgunlaşmak, büyümek zorunda kalmak demek.

Sizce LGBTİ+ gençlerin eğitim hakkına erişimin önündeki engeller neler? Sınıf, kampüs, yurt gibi alanlarda ne tür zorluklar yaşıyorsunuz?

Akranlarımda yaygın şekilde transfobi, homofobi ve bu zihnin pratiklerine karşı bariz bir eğilim var. Ayrıca onaylanma ihtiyacı veya dışlanma korkusu gibi sosyopsikolojik faktörler sebebiyle fobik zihin, hızlıca yayılan ve pekişen bir akıma dönüşüyor. Bu, LGBTİ+ gençlere güvenli alanda eğitim görebilme ve kurumları çatısı altında barınabilmekle ilgili kaygıları ve güvensizliği beraberinde getiriyor. Ayrıca eğitim kurumları içinde ayrımcı, dışlayıcı, heteronormatif dil ve kalıpların yaygın kullanımının da LGBTİ+ gençleri doğrudan veya dolaylı biçimde yok sayması sebebiyle LGBTİ+ gençler varoluşlarını, kendi gerçeklerini yaşayabilme konusunda ciddi sorunlarla karşı karşıya kalıyor. Fiziksel koşul ve bulunmalar -cinsiyetsiz tuvaletlerin olmaması, ikili cinsiyet standartlarınca uygulanan yurt yönetmelikleri, beden eğitimi derslerinin işlenme yöntemi gibi- sistemin ne kadar kapsayıcılıktan ve vizyondan uzak olduğunun kanıtı niteliğinde.

“Hukuksuz zemin, aktivistlerin etkili çalışabilmesinin önüne geçiyor”

LGBTİ+ aktivizmi içinde ne gibi sorunlarla karşı karşıya kalıyorsunuz?

Aktivizm birçok bağlamda dayanıklılık isteyen sosyal bir rol ve konumu gereği görünürlük ister; mevcut şartlar altında görünür olmak bile bazı risk ve sorunlar doğurabiliyorken LGBTİ+ aktivizmi için durum daha çetrefilli bir hal alıyor. Güvenlik endişesini beraberinde getirebiliyor. Hukuksuz zemin ve polis şiddeti aktivistlerin etkili çalışabilmesinin önüne geçiyor. 

Sizce cinsel sağlık, üreme sağlığı ve HIV alanlarında genç LGBTİ+’ların maruz bırakıldığı sorunlar neler?

Gençler, devletin zamanla artan sansür politikaları sebebiyle cinsel sağlık hatta sağlık hakları konularında daha az bilgiye ve doğru kaynağa ulaşabiliyorlar. Kasıtlı olarak bilinçlendirilmeme durumu bilgi kirliliğine, dolayısıyla da olası bir soruna zemin hazırlıyor. Bazı medikal müdahalelerin devlet tarafından karşılanmaması, ilaçların artık piyasada çok zor bulunabilmesi, ekonomik yetersizlikler sebebiyle tıbbi yardımın geç alınması veya alınamaması vaziyeti gözler önüne seriyor.

“LGBTİ+ gençler, potansiyelleri dahilinde istihdam edilemiyor”

Genç LGBTİ+’lar olarak iş hayatında ve staj süreçlerinde ne gibi zorluklar yaşıyorsunuz?

İstihdam alanında karşılaşılan manzara tıpkı eğitim alanındaki gibi. Ek olarak sıkça reddedilme içerebiliyor. LGBTİ+ gençlerin çoğu temel olarak kabiliyetleri ve potansiyelleri dahilinde istihdam edilemiyor. Bu açmazın sebebi işveren veya kurumların halihazırda zor olan şartlarına ek fobik yaklaşmaya eğilimleri. Gençlerin bu tür ortamlarda bulunmaları yeterince riskliyken seçme haklarının çoğunlukla bulunmadığı işlerde/stajlarda çalışmak zorunda kalıyorlar. Mobbing ve nefrete maruz kalmak çok kolaylaşıyor. Emeğin sömürülmesi ve düşük ücretlendirmeler gibi birçok haksızlıkla başa çıkma gerekliliği insanüstü bir performans istiyor .

Sizce gençlerin örgütlenme ve ifade özgürlüğü hakkının önündeki engeller neler? Bunları aşmak için neler yapılabilir?

En büyük sorunun temeli hukuksuz işleyiş. Doğrudan fobik politikaların meşru kılınması gençlerin tutumunda kafa karışıklığı yaratıyor. Polis ve emniyetin orantısız gücü ve baskısı yıldırıcı derecede etkiliyor bizleri. Bir örgütlenme durumunda başımıza ne geleceğini bilemiyor olmak gençleri haklı olarak korkutabiliyor. Bunun için hukuki anlamda bilinçlenmek ve haklarımızı öğrenmek önem taşıyor. Ayrıca akran desteği ve dayanışma birçok soruna ortak çözüm getirebiliyor.

Genç LGBTİ+ aktivistlerin esenliğini korumak adına sizce neler yapılabilir?

Genç LGBTİ+ aktivistlerin özellikle mental sağlıklarını korumalarını, tüm bu kargaşanın içinde dengede kalabilmek ve bir aktivist olarak işlevini koruyabilmek adına çok önemli ve gerekli buluyorum. Terapi almak, sosyal destek almak, ihtiyaç halinde değil rutin olarak dinlenmek ve iyi uyku kullanışlı tavsiyeler olacaktır. 

Son olarak eklemek istedikleriniz veya diğer genç LGBTİ+’lara söylemek istedikleriniz var mı?

Kendi eşsiz biçiminizde var olmaya devam edin.


Etiketler: insan hakları, yaşam, eğitim, barınma, sağlık, trans, lgbti, ifade özgürlüğü, gençlik
İstihdam