25/08/2025 | Yazar: Suay Yüksel
Victoria McCloud: “Ben kimliğimi açıkladığımda, işler tuhaf bir şekilde oldukça iyiydi. 1990’larda hiçbir hakkımız yoktu ama korku iklimi daha azdı.”
Fotoğraf: Victoria McCloud
Birleşik Krallık’ın açık kimlikli ilk trans yargıcı, 1990’lardan bu yana translar için ülkede çok daha tehlikeli bir ortam oluştuğunu söyledi. Emekli Yüksek Mahkeme Yargıcı Victoria McCloud, 1990’larda kendisinin açıldığı döneme kıyasla, şu an yükselen korku ikliminin translar için durumu daha da kötüleştirdiğini belirtti.
The Independent’a konuşan McCloud şöyle dedi:
“Son birkaç ayda Lemkin Enstitüsü'nün Birleşik Krallık'la ilgili olarak, insanları olan bitenler konusunda uyarmak amacıyla soykırım niyetini ilan ettiğini gördük. Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi'nin de endişelerini dile getirdiklerini biliyoruz. Ben kimliğimi açıkladığımda ise, işler tuhaf bir şekilde oldukça iyiydi. 1990’larda hiçbir hakkımız yoktu ama korku iklimi daha azdı.”
2024’te translara yönelik giderek artan nefret ve düşmanlık nedeniyle emekli olan hukuk uzmanı, FWS v Scottish Ministers Yüksek Mahkeme kararının komünite için işleri daha da kötüleştirdiğini savundu. Nisan ayında yayınlanan karar, toplumsal cinsiyet eşitliği üzerine çalışan For Women Scotland (FWS) oluşumu ile İskoç hükümeti arasındaki davayı sonuçlandırdı. Dava sonucunda alınan kararda; 2010 Eşitlik Yasası’ndaki cinsiyet tanımının “biyolojik cinsiyet”e, kadın tanımının ise “biyolojik kadın”lara atıf yaptığı belirtildi.
“Hedef haline gelme riski altındayım”
2024’te İrlanda’ya taşınan McCloud, hükümetin aldığı karar sonrasında Birleşik Krallık’a döndüğünde “çok temkinli” davrandığını ve artık Londra’yı bir “güvenli alan” olarak görmediğini söyledi:
“Londra’ya geldiğimde artık burayı güvenli bir yer olarak göremiyorum. Trans olmayan arkadaşlarım, yüzümün oldukça tanınır olması nedeniyle karşılaşabileceğim ya da potansiyel olarak saldırıya uğrayabileceğim riskli durumlardan uzak durmam için bana harika bir şekilde yardımcı oluyorlar. Özellikle toplumsal cinsiyet karşıtı hareketin daha aşırı kesimlerinden bazılarının hedefi haline gelme riski altındayım. Bu çok endişe verici. Ama yine de mücadeleye devam etmenin önemli olduğunu düşünüyorum, ayrıca medya röportajları gibi şeyler için ara sıra Londra’ya geri dönmem de gerekiyor.”
Alınan karar, Eşitlik ve İnsan Hakları Komisyonu (EHRC) tarafından, tek cinsiyetli hizmet sunumuna ilişkin kılavuzun güncellenmesini meşrulaştırmak için kullanıldı. Bu kılavuzun onaylanması halinde translar, kapsayıcı tesis ve hizmetlerden mahrum kalacaklar.
McCloud, EHRC’nin henüz kesinleştirmediği bu düzenlemelerin trans ve natransları eşit şekilde etkilediğini savunarak, natransların da cinsiyetlendirilmiş mekanlarda istismara uğradığına dair duyumlar aldığını belirtti:
“Bu gerçekten çok yaygın, üstelik sadece lezbiyen kadınlar değil; belki uzun boylu bir kadın ya da başka herhangi biri de olabilir. Bence bu durum, natransların translardan daha fazla istismara uğramasına yol açıyor. Çünkü çoğu trans aslında oldukça görünmez, görünmez olmak için epey çaba harcıyoruz. Oysa natranslar böyle bir ihtiyaç duymuyor.”
McCloud, kısa süre önce Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuruda bulunarak transları ilgilendiren Yüksek Mahkeme davasının yeniden görülmesini talep etti.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8, 14 ve 6. maddeleri kapsamında yapılan başvuruda McCloud, mahkemenin kendisini ve 8.500 kişiyi dinlemeden “eşitlik hukukunun bütünü açısından cinsiyet kimliklerini tersine çevirdiğini” söyledi.
The Guardian’a konuşan McCloud:
“Artık aynı anda iki cinsiyet kimliğine sahibiz. Bize, kadın anatomisine sahip olduğumuz halde, erkek soyunma odaları ve erkek tuvaletleri gibi tehlikeli alanları kullanmamız gerektiği söyleniyor. Tecavüze uğrarsak erkek tecavüz kriz merkezine gitmemiz gerektiği söyleniyor. Erkek polisler tarafından aranıyoruz, sanırım bu da kadın polisleri bizim kadın anatomimizden ‘korumak’ için yapılıyor.”
Yargıç, Yüksek Mahkeme’nin FWS davasında kendisinin tanık olarak dinlenmesine izin vermediğini vurguladı. Kararı sert bir şekilde eleştirerek, “Bizim hakkımızda, haklarımızı kökten değiştiren kararlar, biz olmadan verilmemeli” dedi.
AİHM’e yaptığı başvurunun “temelde adaletle ilgili” olduğunu vurgulayan McCloud, “Dava boyunca hiçbir aşamada translar dinlenilmedi ve temsil edilmedi” ifadelerini kullandı.
Kaynak: PinkNews
Etiketler: insan hakları, kadın, yaşam, nefret suçları, siyaset, dünyadan, trans, lgbti
