09/09/2025 | Yazar: Suay Yüksel
Rainbow Railroad’tan Latoya Nugent: “Tarihimizde ilk kez, yardım talebinde bulunan telefonların en çok geldiği ülke ABD oldu.”

ABD Başkanı Donald Trump’ın yönetime yeniden seçilmesiyle, Kanada’ya taşınma süreci konusunda bilgi almak isteyen Amerikalı LGBTİ+’ların sayısı hızla artıyor. Aktivistler; ABD genelinde yükselen LGBTİ+ karşıtı söylemler, trans karşıtı başkanlık kararnameleri ve LGBTİ+ haklarını hedef alan 600’den fazla yasa tasarısının yarattığı sonuçlarla boğuşuyor.
LGBTİ+’ların kendi ülkelerinde maruz bırakıldığı şiddetten kaçmalarına yardımcı olan Kuzey Amerika merkezli Rainbow Railroad’dan Latoya Nugent, konuyla ilgili şöyle dedi:
“Şu anda ABD’de o kadar çok şey oluyor ki, çoğu gerçekten ürkütücü. Kurumumuz bu yılın ilk sekiz ayında ABD’de yaşayan kişilerden 4197 çağrı aldı. Bu, geçen yıla kıyasla yüzde 760’lık bir artış. Bize ulaşan LGBTİ+’ların büyük çoğunluğu uluslararası yeniden yerleşim mekanizmaları konusunda destek istiyor. Bu da ‘ABD’den çıkmak istiyorum çünkü burada yaşamaktan korkuyorum’ anlamına geliyor.”
Rainbow Railroad’un dünya genelinden yılda yaklaşık 12000 çağrı alan telefonları, ABD Başkanı Trump’ın yeniden seçilmesinin ardından kasım ayında susmamaya başladı; sadece 24 saat içinde 1100’den fazla çağrı geldi. Nugent, “Tarihimizde ilk kez, yardım talebinde bulunan telefonların en çok geldiği ülke ABD oldu” dedi.
Bu eğilimin bu yıl da devam etmesi bekleniyor. Nugent, “LGBTİ+’ların büyük çoğunluğu; siyasi iklim, LGBTİ+ karşıtı politikalar ve yasal düzenlemeler göz önüne alındığında, başlarına gelebileceklerden korktuklarını bildiriyor” diye ifade etti.
ABD Başkanı Trump bu yıl göreve döndüğünden beri komüniteye yönelik benzeri görülmemiş saldırılar başlattı. ABD’nin yalnızca iki cinsiyeti tanıyacağını ilan etti; çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık önlemlerini hedef aldı; transların ABD ordusundan dışlanmasını, spora erişimlerinin kısıtlanmasını ve 19 yaş altı kişilerin cinsiyet uyum süreçlerinin engellenmesini amaçlayan başkanlık kararnamelerini imzaladı.
ABD’de savunuculuk yapan Glaad’e göre, ABD başkanının göreve başlamasından sonraki ilk 100 günde LGBTİ+’lar, hem politika değişiklikleri hem de söylemler aracılığıyla en az 255 kez hedef alındı.
Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği’nin (ACLU) takibine göre, bazı eyaletlerdeki politikacılar bu ortamdan faydalanarak eyalet düzeyinde 604 LGBTİ+ karşıtı yasa tasarısı sundu. Kırmızı eyaletlerdeki Cumhuriyetçiler eşcinsel evliliği hedef alan düzenlemeler arayışına girerken, Utah ise mayıs ayında hükümet binalarında ve okullarda LGBTİ+ bayraklarının asılmasını açıkça yasaklayan ilk eyalet oldu. Çok geçmeden bir düzineden fazla eyalet benzer yasaklarla onu takip etti.
Rainbow Railroad’a ABD’den başvuranların yaklaşık yüzde 61’inin trans olduğunu belirten Nugent, bu oranın yönetimin transları sürekli ve amansız şekilde hedef almasını yansıttığını söyledi.
Diğerleri ise saldırıları endişeyle izlediklerini anlattı. Nugent, “Eğer dünyada olup bitenlerin farkındaysanız, bunun gelecek daha kötü şeylerin başlangıcı olduğunu bilirsiniz” diye ekledi. “ABD’de yaşayan translar, tüm LGBTİ+ topluluğuna yönelik saldırıların ilk hedefi haline geldi. Bu saldırıların daha da şiddetleneceğine dair büyüyen bir korku var.”
Artan endişelere rağmen, ABD’de zulme uğradığını düşünenler için mevcut Kanada seçenekleri ise hala sınırlı. Rainbow Railroad’a başvuranlara, yeniden yerleşim için en muhtemel yolların ekonomik kanallar ya da aile birleşimi olabileceği söyleniyor.
Bununla birlikte, yakın zamanda yaşanan iki göçmenlik dosyası ise umut ışığı oldu.
Temmuz ayında, Kanada’daki bir yargıç, Minnesota’dan gelen nonbinary bir sanatçının sınır dışı edilme planlarını durdurdu. Yargıç, sınır dışı edilme kararının ABD’deki transların mevcut yaşam koşullarını dikkate almadığını savundu. O tarihten bu yana, bu emsal kararın Kanada’daki göçmenlik yetkililerini ABD’deki siyasi iklimi dikkate almaya ne ölçüde zorlayacağı tartışılıyor.
Yakından takip edilen bir diğer dava ise 22 yaşındaki trans kadın Hannah Kreager’e ait. Bu yılın başlarında Kanada’ya gelen Kreager, haziran ayında Trump’ın trans karşıtı politikalarının kendisini zulüm göreceğine dair korkuya sürüklediği gerekçesiyle sığınma başvurusu yaptı.
Kreager’in avukatı Yameena Ansari, davayı emsal teşkil edebilecek nitelikte olarak tanımladı. Çünkü bu dava, Trump yönetiminin ABD’de LGBTİ+ komünitesini özel olarak hedef aldığını kanıtlayabilir. Ansari, “Tarihsel olarak bu tür davalarda Doğu Afrika’dan, Batı Afrika’dan, Rusya’dan ya da İslam ülkelerinden gelen insanlardan bahsediyoruz, Amerika’dan bahsetmiyoruz. Ama her geçen gün, Hannah’nın haklı bir talepte bulunduğuna daha çok ikna oluyorum” dedi.
Ansari’ye göre, en erken gelecek yaz görülebilecek olan bu başvuru, ülke genelinde tartışma yarattı. Çünkü Kanada’da mülteci olabilmek için, kişinin kendi devletinden koruma sağlayamayacağını ve kendi ülkesinde güvenli bir yere yerleşemeyeceğini kanıtlaması gerekiyor. Özellikle bu ikinci nokta, Ansari’yi müvekkilinin ABD’nin hiçbir eyaletinde güvende olamayacağını göstermeye hazırlamış durumda. Ansari konuyla ilgili olarak şunları ifade etti:
“Eğer Hannah bir devlet binasına girerse, istediği tuvaleti kullanamayacak. Eğer bir devlet kurumunda hapsedilirse, onu nereye kapatacaklar? Erkek kurumuna mı koyacaklar? Ona cinsiyet uyum sürecini destekleyici bakım ve tedavi sağlayacaklar mı?”
Müvekkili, en başından beri başvurunun garanti sonuçlar vermeyeceğini biliyordu. Ancak yine de başvuru talebinde bulundu. Çünkü bu başvuruyu hem kendisi hem de Trump yönetiminin sürekli saldırılarından etkilenen birçok kişi için güvenli bir çıkış yolu yaratma fırsatı olarak gördü. Ansari, “Hannah, bu davayı sadece kendisi için açmıyor. Başvuruyu yapma sebebi aslında LGBTİ+ topluluğuna güvenli bir çıkış yolu yaratmak” dedi.
Bu umut ışığı, benzer durumdaki pek çok kişiden gelen çağrıların artmasına yol açtı. Ansari, “Sadece bu davayı açma cesareti bile pek çok LGBTİ+’ya ilham verdi. Şu anda bana başvuran çok daha fazla müvekkilim var. Neden? Çünkü Hannah’nın davasını okudular ve acılarını gören, bunu küçümsemeyen bir avukatın var olduğunu biliyorlar. Onlara endişelerinin gerçek olduğunu ve mahkemelerin de bu endişeyi tanıması gerektiğini düşündüğümü söylüyorum” dedi.
Kaynak: The Guardian
Etiketler: insan hakları, yaşam, mülteci, nefret suçları, dünyadan, trans, lgbti