19/11/2025 | Yazar: Hayat Çelik

Gazeteci Esra Ece Kutlu, çocukluktan bugüne uzanan varoluş mücadelesini anlattı ve 11. Yargı Paketi'ni değerlendirdi.

"18 yaşından 25 yaşına kadar bekletmek demek, bir insanın hayatını 25 yıl askıya almak demektir. Bu bir sosyal cinayettir." Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Biz LGBTİ+’ların hem bireysel hem de örgütsel varoluşlarının hedef gösterildiği ve “Kutsal Aile” yapısına tehdit olarak sunularak ayrımcılığın giderek daha kurumsal hâle getirildiği karanlık bir dönemden geçiyoruz.

Kamuoyuna sızan 11. Yargı Paketi tehdidini, içine sürüklendiğimiz bu karanlık tünelde üzerimize savrulan keskin bir bıçak darbesi gibi hissettim.

Bu baskı ve hukuksuzluk ortamının yarattığı korku iklimi sebebiyle, daha önce açık kimlikli translarla yapmış olduğum röportajların birkaçını yayından kaldırmak zorunda kaldım.

Bizlere yöneltilen 11. Yargı Paketi tehdidini sahiplenip sessizce bir kenarda beklemek yerine, susturulmaya çalışılan trans varoluşumuza karşı yeniden kamerama sarılıp mikrofon uzattım.

Kova burcu kadını olmamın payı var mıdır bilemem ama yapmayın denileni yapmaktan, susturulmak isteneni konuşmaktan, görünmez kılınanı görünür kılmaktan kendimi alamıyorum.

İşte böyle bir sürecin ardından, uzun zamandır ara verdiğim trans röportajlarına; üzerimize keskin bir bıçak gibi savrulan 11. Yargı Paketine karşı bir öz savunma olarak yeniden adım attım.

Açık kimlikli trans gazeteci Esra Ece Kutlu’nun çocukluktan bugüne uzanan varoluş mücadelesi ve toplumsal gözlemleri üzerine çarpıcı bir röportaj gerçekleştirdim.

Röportajdan öne çıkan başlıklar:

Ece, trans çocukların erken yaşta hayatta kalmak için geliştirmek zorunda kaldıkları rol yapma pratiğini şu sözlerle aktarıyor:

“Hem bir yandan içimde başka bir insan yaşıyorum hem bir yandan da o çocuk beynimle, çocuk içgüdümle kendimi korumak için olmadığım bir insanı da oynamaya başlıyorum. Biz özellikle translar ve LGBTİ+’lar tabii ki çok iyi oyuncularız. Oyunculuğu çocuklukta keşfediyoruz. Çocuklukta ister istemez öğreniyoruz. İçimizde bir dürtü var, bir koruma kalkanı var. Hem bir yandan kendini yaşamaya çalışıyorsun hem bir yandan da olmadığın bir insanı resmetmeye çalışıyorsun.”

Ece, 11. Yargı Paketi ile transların cinsiyet kimliği sürecine getirilen engelleri yaşam hakkı bağlamında şu sözlerle ifade ediyor:

“18 yaşından 25 yaşına kadar bekletmek demek, bir insanın hayatını 25 yıl askıya almak demektir. Bu bir sosyal cinayettir.”

Trans gençlerin tükenmişliğini ve yükünü şu sözlerle görünür kılıyor.

“18–19 yaşında trans bir kadının ‘çok yorgunum’ demesini kabul edemiyorum. Biz çok yorulduk, biz çok acı çektik ama artık gençler aynı şeyleri yaşasın istemiyorum.”

Trans varoluşu toplumsal baskı ve kurumsal engellerle birlikte şöyle  tarif ediyor:

“Trans olmak şöyle bir şey: Size ait olmayan bir hücreye, bir hapishaneye kapatılmak gibi. İçinizde başka bir gerçek var, ama bedeniniz hapsedildiğiniz bir yer.”

Cinsiyet kimliğinin ve cinsel yönelimin tercih değil varoluş olduğunun şu sözlerle altını çiziyor:

“Kimse sabahları uyanınca ‘A ben hetero bir erkeğim, ben bir dönmeyim’ diye uyanmıyor. O senin kendi gerçeğin. Onunla uyuyorsun, onunla uyanıyorsun.”

“Vardık, varız, var olacağız. Kimsenin onaylamasına, kabulüne ihtiyaç duymuyoruz.”

Röportajın tamamı, transların çocukluktan bugüne uzanan yaşam mücadelesini, 11. Yargı Paketinin yarattığı tehditleri ve transların sistematik olarak görünmezleştirilmeye çalışılmasına karşı yükselen bir ses niteliğinde.

Video YouTube kanalımda yayında!


Video Haber İkon  İlgili Video:


Etiketler: insan hakları, kadın, medya, nefret suçları, trans, lgbti, lezbiyen, gey, biseksüel, interseks, yargı paketi
İstihdam