29/12/2025 | Yazar: Suay Yüksel

KaosGL.org Genel Yayın Yönetmeni Yıldız Tar ve KaosGL.org editörü Oğulcan Özgenç ile Kaos GL'ye getirilen erişim engeline dair konuştuk.

Sansür, Baskı ve Mücadelenin Kesişiminde Bir “Dijital Hafıza”: KaosGL.org Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

KaosGL.org ve Kaos GL derneğinin tüm sosyal medya hesaplarına 26 Haziran tarihinde İstanbul 12. Sulh Ceza Hakimliği tarafından erişim engeli kararı getirildi. İstanbul 12. Sulh Ceza Hakimliği’nin erişim engeli kararından kısa bir süre önce ise 9.Sulh Ceza Hakimliği’nin kararıyla Kaos GL Derneği’nin X hesabı Türkiye’den erişime kapatılmıştı.

Dernek, 7 Temmuz tarihinde yeni internet gazetesi sayfası olan KaosGL1.org’un yayın hayatına başladığını duyurdu. Instagram ve Facebook sayfalarının ise yayına devam ettiğini bildirdi. Dernek, yayınladığı açıklamada 9.Sulh Ceza Hakimliği’nin X hesabı için aldığı erişim engeli kararına hala ulaşamadıklarını söylerken, 12.Sulh Ceza Hakimliği’nin getirdiği site ve tüm sosyal medya hesaplarının Türkiye’den erişime kapatılması kararına ise günler sonra ulaşabildiklerini ekledi.

Erişim engeli kararında, KaosGL.org’ta yer alan haberlerin “suç unsuru” barındırdığı iddia edilirken, “suç işlemeye alenen tahrik etme” gerekçesiyle soruşturma başlatıldığı söylendi. Kararda yer alan haberler ise şunlardı: Fethiye Onur Haftası'nın yapıldığına ilişkin haber, Ankara'da bir trans erkeğe şiddetle ilgili haber, Trans Onur Haftası programının duyurusu, Uluslararası Planlı Ebeveynlik Vakfı’nın Türkiye’deki LGBTİ+’larla dayanışma açıklamasıyla ilgili haber, Trans Onur Haftası kapsamında Aile Yılı panelinin haberi ve X hesabının engellendiğine ilişkin paylaşım.

LGBTİ+’ların maruz bırakıldığı politik ve toplumsal şiddetin gündeme getirilmesi, çeşitli uluslararası kuruluşların LGBTİ+’ların kriminalize edildiği baskı ortamına karşı dayanışma çağrısı yayınlaması, bu baskı ve nefret atmosferine rağmen Türkiye’de hala Onur Haftaları’nın kutlanması ve sessizleştirme politikalarına karşı mücadeleden vazgeçilmemesi KaosGL.org’un ve derneğin tüm sosyal medya hesaplarının erişime engellenmesi kararının ardındaki sebepler aslında. Devlet eliyle üretilen nefret politikalarının, toplumsal kutuplaştırma girişimlerinin, LGBTİ+’ların varoluşunun tehdit unsuru haline getirilmesinin, kadınların, hayvanların ve LGBTİ+’ların maruz bırakıldığı her türlü şiddetin “suç unsuru” sayılmadığı ve suçlu olanların çoğu zaman yargılanmadığı, yargılansa dahi kravat taktığı için iyi hal indirimi aldığı bu toplumsal düzende; KaosGL.org’ta paylaşılan bir dayanışma mesajı ya da şiddet haberi “suç işlemeye alenen tahrik” edebiliyor belli ki. Sansürün devlet ve toplum eliyle çeşitli şekillere bürünerek feminist ve kuir hayatlarda kendini var ettiğini düşündüğümüzde ve bu sansür yıllar içinde hayatlarımızın derinliklerine yavaş yavaş işlediğinden bazen bunun farkında bile olmadığımızda; dayanışmanın, mücadele etmenin ve birlikte olmanın gücünü tekrar tekrar hatırlıyoruz. Birlikte olduğumuzda sesimizi en güçlü şekilde yükselteceğiz, nefret politikaları karşısında dimdik duracağız, bizi hapsetmek istedikleri baskı atmosferine karşı çıkacağız ve mücadeleye devam edeceğiz.

Bu baskı atmosferinin, kriminalize etme uğraşlarının ve sansür uygulamalarının tam ortasında mücadeleden vazgeçmeyen KaosGL.org Genel Yayın Yönetmeni Yıldız Tar ve KaosGL.org editörü Oğulcan Özgenç ile tüm bu süreçlere dair konuşacağız bugün.

KaosGL.org’un yıllar içindeki serüveninden bahsedebilir misiniz? Kaos GL Derneği tarafından yayınlanacak bir internet gazetesinin de olmasına nasıl karar verildi?

Yıldız Tar: Kaos GL dergisinin yayıncılık pratiğinde ilk dönem, LGBTİ+’ların seslerini ve hikayelerini anlatma hedefi öne çıkıyor. Bunu yaparken bir yandan da LGBTİ+ hareketinin politik tartışmalarını yürütebileceği bir zemin olmaya gayret ediyor.

KaosGL.org internet gazetesi ise 2006’da aslında yayın hayatına başlıyor. Ama haberciliğe odaklanması 2007’de oluyor. Anaakım medyada da, alternatif medyada da LGBTİ+’ların yaşadıkları, maruz bırakıldıkları hak ihlalleri, hayat hikayeleri, kendi sesleri yer almadığı için bir tür LGBTİ+ haber ajansı olarak yavaş yavaş kendisini inşa ediyor. Burada hem hak odaklı bir habercilikle, LGBTİ+’ları hedef alan hak ihlallerini görünür kılma hedefi var. Hem de LGBTİ+’ların bilgiye ulaşabileceği, kendi kimliği hakkında sorularının yanıtlarını bulabileceği bir güçlendirme hedefi. Bu iki hedefi bir arada sürdürmek yer yer zorlasa da; KaosGL.org’un rüştünü ispatlamış bir internet gazetesi olduğunu görmek çok sevindirici.

Bir yandan da KaosGL.org’un haber ajansı gibi çalışma pratiği önemli. Diğer medya kuruluşlarının alıp kullanabilecekleri haberler üretmeye çalışıyoruz. Normalde haber ajanslarına medya kuruluşları ücret karşılığı abone olur ve haberleri kullanır. Ancak biz bunu herkese açık bir şekilde, bir tür kamu görevi olarak yapmaya çalışıyoruz. Tek istediğimiz referans verilmesi. Çünkü, haberlerimize ve onun yaratabileceği etkiye güveniyoruz. Bu etkinin başka medya kuruluşlarına ilham verdiğini de seneler içerisinde gözlemledik.

Biz kendi hikayemizi anlatmadığımız sürece, başkaları o hikayeyi bizim yerimize, tahrif ederek anlatacaktı. Kaos GL de eşcinsel ve transların kendi hikayelerini anlatabilmesi için kuruldu.

Kaos GL Derneği’ni ve KaosGL.org’u kuruluş yıllarından itibaren düşündüğünüzde bu sene uygulanan sansür ve nefret politikaları kadar sert başka bir döneme tanık oldunuz mu?

Yıldız Tar: Bizim bütün tarihimiz aslında sansür ve nefret politikalarına karşı, kendi hikayelerimizi anlatabilme mücadelesi. Kaos GL Dergisinin bir sayısının toplatıldığına ve derginin poşete girdiğine de şahit olduk; IŞİD tarafından tehdit de edildik; bulunduğumuz şehirdeki bütün LGBTİ+ etkinlikleri süresiz olarak yasaklandı da… Ancak KaosGL.org’un erişime engellenmesi, tüm bunları aşan bir milat maalesef. LGBTİ+ varoluşunu suçlulaştıran yasa tasarısı daha hayata geçmeden, bunu uygulamak anlamına geliyor.

KaosGL.org hem bir haber sitesi hem de LGBTİ+’ların kendi kimlikleri ile ilgili önyargılı olmayan bilgi ve deneyimlere ulaşabildiği az sayıdaki mecradan biri. Bu yanıyla devlet, LGBTİ+’lar kendilerine hakaret eden sözler dışında hiçbir söze erişemesin demiş oluyor.

KaosGL.org’un ve tüm sosyal medya hesaplarının erişime engellenmesi süreci nasıl gerçekleşti? LGBTİ+ varoluşunu kriminalize eden yeni yasa tasarısının erişime engelleme sürecini hızlandırdığını düşünüyor musunuz?

Oğulcan Özgenç: KaosGL.org’un ve sosyal medya hesaplarının erişime engellenme süreci, doğrudan LGBTİ+ varoluşunu hedef alan ve bu varoluşu kriminalize eden yeni yasa tasarısı bağlamında değerlendirilmeli. Süreç, ilk olarak KaosGL.org’un 47 bin takipçili X (Twitter) hesabının herhangi bir bildirim yapılmaksızın engellenmesiyle başladı. Bu engel, Ankara Onur Yürüyüşü ve Trans Onur Yürüyüşü’nün hemen ardından geldi. Erişim engelinin Kaos GL’ye tebliği ise ancak engelden sonra, X platformunun gönderdiği bir e-postayla gerçekleşti. Bu e-postada, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun talebi doğrultusunda İstanbul 9. Sulh Ceza Hakimliği’nin 21 Haziran 2025 tarihli kararına atıf yapılıyordu. Engellemenin gerekçesi olarak, Fethiye’de ilk kez yapılan Onur Yürüyüşü haberi ve Ankara’da bir kamu binasında kaybolan kedisini ararken şiddete uğrayan bir trans erkeğe dair haber gibi içerikler gösterildi. Kaos GL kısa süre içinde yeni bir X hesabı açtıysa da bu hesap da hızla engellendi ve internet sitesi KaosGL.org da erişime kapatıldı. Bunlarla beraber; Instagram ve Facebook hesapları için de erişim engeli kararı verildi.

Bu sansür sürecini, iktidar tarafından hazırlanan LGBTİ+ karşıtı yasa tasarısından bağımsız düşünmek mümkün değil. Hatırlanacağı üzere bu tasarı, LGBTİ+’ların kamusal görünürlüğünü doğrudan hedef alıyor, ifade biçimlerini “hayasızlık” olarak nitelendirerek bu ifadeleri görünür kılmayı cezalandırmayı öngörüyordu. Tasarının infaz düzenlemesiyle birlikte Meclis’e sunulması planlanmıştı; ancak sivil toplumun güçlü tepkisi sonucu Meclis’e sunulmadı. Buna rağmen, tasarının öngördüğü cezalandırma pratiğinin fiilen uygulanmaya başlandığını görüyoruz. KaosGL.org’un erişime engellendiği gün, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu'nun transların hormona erişimi için 21 yaş kısıtlaması getiren düzenlemesini de hatırlamak gerekir; bu da yasa tasarısında yer alan, cinsiyet uyum sürecine başlama yaşını 21'e çıkarma maddesinin pratikte yürürlüğe konulduğunu gösteriyor. KaosGL.org’un erişime engellenmesi de bu fiili uygulamaların bir parçası olarak ortaya çıkıyor. Yani, KaosGL.org’un erişime engellenmesi, gündeme gelen LGBTİ+ karşıtı yasa tasarısının henüz yasalaşmadan fiilen uygulanmaya başladığı zincirin bir halkası oldu.

KaosGL.org ve sosyal medya hesaplarına getirilen erişim engelinin bu sene ilan edilen “Aile Yılı” ve Türkiye’deki LGBTİ+ karşıtı nefret politikalarıyla bağlantısı olduğunu söyleyebilir miyiz? Sizce sansür uygulamaları ve nefret politikaları arasında ne tür bir ilişki bulunuyor?

Yıldız Tar: Nefret politikaları ve sansür, birbirlerinin aynadaki akisler gibi. Daha doğrusu, birbirlerinin yankıları diyebiliriz. Nefret politikaları, sansürün hiçbir çatlak bırakmayacak şekilde hayata geçerek, hedef aldığı grubun sessizleşmesini hedefliyor. Sansür ise, nefret politikaları ve söylemine daha fazla alan açabilmek için, nefretin hedefindeki grupları susturuyor. Mitolojideki kendi kuyruğunu yiyen yılan Ouroboros gibi düşünebiliriz. Fasit bir daire yaratıp, bu dairenin dışına çıkabilme ihtimalini yok ediyor. Nefrete güç verilirken, LGBTİ+’lar eş zamanlı olarak görünmezliğe ve sessizliğe itiliyor.

OHAL ile başlayan, OHAL sonrası olağanlaştırılan kamusal alana çıkarmama kararlılığı, ODTÜ örneğinde olduğu gibi genelden özele doğru ilerledi. En başta devletin merkezi olan Ankara’daki devlet erkanının “gözlerinin önünden uzaklaştırma” olarak okunabilir mi acaba diye düşünülen yasaklar, aşama aşama Türkiye’nin diğer illerindeki onur yürüyüşlerine sirayet etti, bugün Türkiye’de özgürce, polis baskısı veya yasaklar olmadan onur yürüyüşü yapılabilen bir il yok. Devlet, çocuk yetişkin demeden onur yürüyüşüne veya en azından bu konudaki basın açıklamasına katılan bütün LGBTİ+’ları, büyük bir “zevk”le göz altına alıyor, sanık sandalyesine oturtuyor.

Erişim engeli kararlarının haziran ayında Türkiye’nin dört bir yanında gerçekleşecek olan Onur Haftaları zamanında alınması hakkında ne düşünüyorsunuz?

Oğulcan Özgenç: Erişim engeli kararlarının Türkiye’nin dört bir yanında gerçekleşen Onur Haftaları zamanında alınması, açık bir susturma girişimi olarak değerlendirilmeli. İstanbul Onur Yürüyüşü’nde falafel yerken gözaltına alınan avukatlar, işkenceyle gözaltına alınan aktivistler ve sokakta sadece var oldukları için hedef alınan LGBTİ+’lar açıkça gösteriyor ki bu engellemeler kamusal varoluşa yönelik topyekun bir saldırının parçası. Türkiye’nin tek LGBTİ+ haber portalı olan KaosGL.org’un erişime engellenmesi ise bu görünürlüğü ortadan kaldırma çabasının dijital boyutu. İktidar, LGBTİ+ hareketini susturmak için bir yol haritası çizmiş durumda; ancak bu yol haritası, baskı ve sansür dışında güçlü bir strateji içermiyor.

Neyse ki bu zayıf stratejilere karşı LGBTİ+’ların geliştirdiği yaratıcı ve direnişçi taktikler var. Her baskı girişimi, LGBTİ+ hareketinin yeni yollar üretmesine neden oluyor. Bu yıl Trans Onur Haftası’nın da dediği gibi: “Çatlaklardan sızıyoruz.” Yasaklara, sansüre, gözaltılara ve erişim engellerine rağmen LGBTİ+’lar hem sokakta hem dijitalde hem de gündelik hayatın her alanında var olmaya, görünür olmaya ve dayanışmayı büyütmeye devam ediyor. Üstelik baktığımızda KaosGL.org erişime engellense de bu süreçte yürüyüşlere katılan LGBTİ+’lar yalnız değillerdi. İktidar işkencenin, baskının ve hak ihlallerinin görünmesini istemedi; ancak birçok gazeteci yine alanlardaydı, Onur Yürüyüşleri’ni takip etti, işkencelere ve gözaltılara tanıklık etti ve bunları kamuoyuna duyurdu. Sansürler, yasaklar, erişim engelleri bizlere tanıdık olabilir ama onları aşma biçimlerimiz her seferinde daha yaratıcı, daha dirençli ve daha kararlı hale geliyor.

KaosGL.org’un uzun yıllardır Türkiye’nin en kapsamlı LGBTİ+ ve toplumsal cinsiyet odaklı habercilik yapan internet gazetesi olmasının ardındaki başarı hikayesi nedir? Bu başarının temel unsurlarını nasıl tanımlarsınız?

Yıldız Tar: Temas ve mesafe dengesi bizim için çok önemli. Gazetecilik, temas ve mesafe mesleği. Haber yaptığınız konu ve o konunun öznelerine temasınızın dışarlıklı, dikizci, magazinel bir göz olmaması gerekiyor. Ancak bu temasın sizi evrensel gazetecilik ilkelerinden, haberin ve habercinin bağımsızlığından da uzaklaştırmaması önemli. Burada da haberin doğruluğu ve gerçeği bütün boyutlarıyla ele alması için mesafe gerekiyor.

Bir diğer ilkemiz ise, “sessizlerin sesi olmak”. Bu ilke tam da sansür ve nefret politikalarının olduğu yerde çok önemli. Bağımsız yayıncılık, toplumsal ve siyasal alandaki güç ilişkilerini iyi tahlil etmek ve gücü elinden alınanın sesini duyurabilmekle mümkün.

Oğulcan Özgenç: KaosGL.org’un uzun yıllardır Türkiye’nin en kapsamlı LGBTİ+ ve toplumsal cinsiyet odaklı habercilik yapan internet gazetesi olmasının ardındaki başarının temelinde, öncelikle temas yer alıyor. Yıldız’ın da dediği gibi, bu başarı teknik gazetecilik becerilerinin ötesine geçen, sahici ilişkilere dayanan bir gazetecilik anlayışından kaynaklanıyor. Bu temas ise gazeteciliğin gerektirdiği mesafe ilkesine zarar vermeden; tam tersine, bu ilkeden güç alarak ama onu katılaştırmadan kuruluyor.

Benim için bu hikayenin kişisel bir karşılığı da var. Üniversiteye başladığımda en büyük hayalim Kaos GL için yazmaktı. Bu hayalim gerçekleşti çünkü Kaos GL, temas kurmak isteyen herkese kapılarını açık tutan bir yerdi. Sadece okurlarına değil, haber üretmek isteyenlere de gerçekten alan açan bir yaklaşımı vardı. Gönüllü muhabirlere, bağımsız gazetecilere, sesini duyurmak isteyen kişilere temas etmenin ve birlikte üretmenin yollarını hep aradı, hala da arıyor.

Tüm bunların ötesinde, bu başarının ardında samimiyet var. Temas ve mesafe arasında kurulan o dikkatli dengede, inatla ve samimiyetle sürdürülen bir gazetecilik pratiği, sansüre, baskıya, erişim engellerine rağmen geri çekilmeyen, her koşulda görünürlüğü savunan bir yayıncılık anlayışı. Tüm bunlarla KaosGL.org yıllar içinde haber kaynağının ötesine geçerek bir direniş alanı ve bir hafıza mekanı haline geldi.

KaosGL.org takipçilerine vermek istediğiniz bir mesaj var mı? Yaratılan sansür ve baskı atmosferinde yine de mücadeleye devam edecek misiniz?

Oğulcan Özgenç: Elbette mücadeleye devam edeceğiz. KaosGL.org, tüm engellemelere ve sansür girişimlerine rağmen gazetecilik yapmayı sürdürecek. Bir haber kaynağı olmanın ötesinde, LGBTİ+’ların hafızasını tutan, direnişini belgeleyen bir alan olarak varlığını koruyacak. Ne kadar bastırılmak istense de “sansüre inat yaşasın hayat” diyerek, LGBTİ+’ların onurlu ve kararlı mücadelesinden güç alarak yolumuza devam edeceğiz. Bu mücadele; görünürlük, ifade özgürlüğü ve var olma hakkı için direnen bir topluluğun ortak iradesiyle sürüyor. KaosGL.org da bu iradenin sesi ve hafızası olmaya devam edecek.

Lubunyalardan kısa kısa: “Erişim engeli bu sesi susturamaz; her şeye rağmen buradayız”

LGBTİ+’lar olarak, özellikle sözde “Aile Yılı”nda belki sabah gözlerimizi açtığımızda sosyal medyaya girip ilk baktığımız kullanıcı Kaos GL oldu. Bazı lubunyaların hayatında ise belki de geceleri uyumadan “bir kez daha gündeme bakayım” diyerek arattığı son kullanıcı Kaos GL. Yıllar içinde her birimizin hayatlarına bir şekilde dokunmayı başaran KaosGL.org’u bir de sizlerden dinlemek istedik. Lubunyalara şu soruyu sorduk: KaosGL.org sizin için ne ifade ediyor?

KaosGL.org’u bir “dijital hafıza” olarak yorumlayan Yusuf Çelik şöyle dedi: “KaosGL.org benim için varoluşun, direnişin ve bir aradalığın dijital hafızası. Her bakışta ‘yalnız değilsin’ diyen bir pencere gibi. Aynı zamanda 'Varım' demenin kurumsal hali sanırım.”

Lilith Bardakçı ise şunları söyledi: “KaosGL.org benim için egemen olanın kamusal söylemine alternatif bir öz anlatı alanı ifade ediyor. Biz lubunyaların deneyimlerini, zorluklarını, mücadelelerini, biraradalıklarını ve gerçekliklerini bizlerin anlatmasına olanak sağlıyor.”

KaosGL.org’u ana akım medyaya karşı bir başkaldırı olarak ifade eden Ayşe Yüksel şu ifadeleri kullandı: “KaosGL.org, Türkiye’deki ve dünyadaki LGBTİ+ hakları ve mücadelesine dair düzenli içerikler sunan en önemli kaynaklardan biri, hatta belki de şu an ana akım medyaya karşı bir başkaldırı. Ana akım medyada yer bulamayan LGBTİ+’ların ve maruz bırakıldıkları zorlukların, baskının, şiddetin görünür kılınması ve bu alandaki seslerin duyulmasına katkı sağlaması açısından çok önemli bir dijital kaynak olduğunu düşünüyorum.”

Selin Mavi ise şöyle dedi: “KaosGL.org sesimizin soluğumuzun en çok duyulduğu, renklerimizin en görünür olduğu yer. Ve elbette ilk gençlik yıllarım. Dernekte aldığım yerel muhabirlik eğitimi. O eğitimden sonra derdimi, meramımı anlattığım web sitesi. Kocaman bir hafıza. Memleketim lubunyasının izlerini bıraktığı ve hepimizin yerine hep birlikte tuttuğumuz. İyi ki.”

KaosGL.org’u hafızalarımızdan silemeyeceklerini belirten Özgür Gür şunları söyledi: “Kaos GL benim lubunyalığımı keşfettiğimde her gün girip hangi etkinliğe gidebilirim diye cesaret ararken lubunyalığı öğrendiğim yerdi. İsterlerse her bir satırına yasak getirsinler zihnimizden nasıl silebilirler...”

Son olarak, “Alışsınlar, barışsınlar, hiçbir yere gitmiyoruz” diyen İlayda Doğa Karaman ise şu ifadeleri kullandı: “KaosGL.org benim için haberciliğinden arşivciliğine bir direnişin kendisi. İkili cinsiyetin ve patriyarkanın hüküm sürdüğü bir dünyada, lubunyaların 'vardık, varız, var olacağız' sesini duyuran bir hafıza mekanı. Erişim engeli bu sesi susturamaz; her şeye rağmen buradayız, alışsınlar, barışsınlar, hiçbir yere gitmiyoruz.”


Etiketler: insan hakları, kadın, medya, yaşam, aile, siyaset, trans, lgbti, basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü
GDTM