14/10/2025 | Yazar: Suay Yüksel

Vietnamlı Amerikalı yazar Ocean Voung, yeni kitabı “The Emperor of Gladness” hakkında Attitude dergisine konuştu.

Ocean Voung: "Bir kuir olarak edebi sınırların varlığına hiç inanmadım" Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Amerikalı Vietnamlı yazar ve şair Ocean Vuong, yalnızca övgüyle anılan bir şair değil aynı zamanda eserleriyle büyük yankı uyandıran bir yazar. İlk romanı “On Earth We’re Briefly Gorgeous” (Yeryüzünde Bir An İçin Muhteşemiz), otobiyografik kurgu türünde bir başyapıt olarak uluslararası bir başarı kazandı.

Şimdi Vuong, ikinci kuşak Vietnamlı göçmen Hai’nin hayatını anlatan “The Emperor of Gladness” adlı kitabı ile geri dönüyor. Annesine söylediği bir yalanın neredeyse hayatına mal olmasının ardından Hai, unutulmuş küçük bir kasabada yeniden hayata başlar. Duygu ve mizah yüklü roman, kuirlerin var olabilmek için anlattıkları hikayeler aracılığıyla hem kendilerini hem de başkalarını nasıl kandırmak zorunda kaldıklarını gözler önüne seriyor.

Vuong, Londra’daki kitap turu sırasında Attitude dergisine, “The Emperor of Gladness” adlı yeni kitabını, Studio Ghibli filmlerinin yazılarına nasıl ilham verdiğini ve “duruma bağlı/ koşullara dayalı aile” (circumstantial family) kavramının gücünü anlattı.

Yazı hayatına bir şair olarak başladın. Roman yazmaya yönelmene ilhan veren neydi?
Ben hiçbir zaman “şair olma” fikrine bağlı kalmadım. Bir kuir olarak, bu edebi sınırların varlığına hiç inanmadım. Şair olmak bir eğilimdir; biçimler arasında kayarsın. Yön değiştirmenin kaçınılmaz olduğunu biliyordum. Anne Carson’ın dediği gibi: “Kendime tek sözüm, sıkılmamaktır.” Ben de tek bir türde fazla oyalanıp kendimden sıkılmak istemedim.

Roman yazmanın en büyük zorluğu neydi?
Kullanıma yönelik, işlevsel cümleler yazmayı kabullenmekti: “Odaya girdi, bir sandalye çekti ve oturdu.” Öncelikle, bu tür cümlelere katlanamıyordum. Bunlar bana ait değildi; ChatGPT bile onları yazabilir. Ama bir romanda, karakterlerini bir yere yerleştirmek için bu tür cümlelere gerçekten ihtiyacın oluyor.

“The Emperor of Gladness” başlığını açıklar mısın?
Amerikan yer adları genellikle abartılıdır: Alliance, Defiance, Corpus Christie gibi. Romanda, Gladness adlı yerin artık var olmadığını açıklıyorum. Yani “Neşenin İmparatoru” olmak, aslında “hiçliğin imparatoru” olmak demek. Bir imparator, güçlü ve hükmeden biridir. Bu yüzden başlık yanıltıcı, tıpkı romanın “kandırma” temasını yansıtması gibi.

Roman, başkalarına söylediğimiz yalanların yanı sıra kendimize söylediğimiz yalanlarla da ilgili. Bu fikir nereden geldi?
Yalan söylemek Amerika’da en büyük tabulardan biri, değil mi? Bu adeta ülkenin ahlaki ilkesi gibi. Oysa gerçekte, Amerikalı politikacılar dürüstlük rolü yapıyor ama her şey aslında aldatma üzerine kurulu. Amerikan emekçileri ise birbirlerine verebilecek maddi bir şeyleri olmadığından, sadece hikayelerini paylaşabiliyorlar. Hikayelerin kendisi de bir tür yalandır. İster iyi niyetli, ister yaratıcı, ister mizahi olsun. Hikayeler yeniden anlatımlardır. Kurgu bile sonuçta ustaca kurgulanmış bir yalandır. Biz özel hayatımızda yalan söyleyenleri cezalandırırız ama politikacılar her gün hiçbir bedel ödemeden yalan söyler. Ben de bu ikiliği ve çifte standardı irdelemek istedim.

Karakterlerden biri olan Grazina, Alzheimer hastalığıyla yaşıyor, yani beyninin ona söylediği yalanlara inanıyor. Onu yazma sürecin nasıldı?
Bilgisayar bilimi dersindeydim ve iki proje seçeneğim vardı: HTML kullanarak bir program yapmak ya da bir huzurevinde yaşlılara bilgisayar kullanmayı öğretmek için gönüllü olmak. İkinci seçeneği seçtim ve bu insanlarla çok yakından çalıştım; benim için ufuk açıcı bir deneyimdi. Ayrıca, şizofreni hastası bir büyükanneyle aynı evde büyüdüm. Gerçek hayattaki insanların hikayelerini doğrudan eserlerimde anlatmam ama onlardan ilham alırım. Grazina da o insanlardan ve onların hikayelerinden yola çıkarak yarattığım kurgusal bir karakter.

Çağdaş kurguda küçük kasabada geçen kuir yaşamları keşfetme eğilimi var. Bu hikayeyi anlatmak istemenin sebebi neydi?
Ben 30.000 nüfuslu, tütün çiftliklerinde çalışan insanların olduğu bir kasabada büyüdüm. Kuir kırsallık benim için önemli çünkü izlediğim tüm filmler ve diziler, mutlu sonun sadece şehirde olacağını söylüyordu. Peki ya parası veya aile bağları nedeniyle kasabadan kaçma imkanı olmayanlar? Bazılarımız buralardan hiç çıkamaz. Eğer kasabadan çıkamıyorsan kuir hayat nedir? Mücadeledir ve bu mücadeleden inanılmaz hikayeler doğar.

Romanın kalbi, Hai’nin lokantada kurduğu arkadaşlıklarda yatıyor…
Kuirler olarak, sık sık “seçilmiş aile”den bahsederiz. Burada ise söz konusu olan, “duruma bağlı/ koşullara dayalı aile.” Benim deneyimim, ortak bir amaç için bir araya gelmiş insanlarla aynı odada bulunduğunuzda, farklılıklara rağmen sevginin oluştuğu yönünde. Cinsel yönelimim yüzünden cehenneme gideceğime inanan insanlarla aynı odada çalıştığım oldu. Ama zamanla birlikte çalıştıkça, inançlar zayıflıyor ve mevcut ilişkiler için önemsiz hale geliyor. Benim için bu, çok güzel bir şey.

Roman gerçekçilikle başlıyor ama neredeyse fantastik bir şekilde bitiyor. Bunu şekillendiren ne oldu?
Bunu, Studio Ghibli’nin kurucu ortağı Hayao Miyazaki’den ilham aldım. Onların büyüleyici, yumuşak ve sevimli bir estetiği var ama savaş, ekolojik çöküş, varoluşsal krizler gibi ağır konuları ele alıyorlar. Eğer “Yeryüzünde Bir An İçin Muhteşemiz” bir sanatçının ifadesi olarak çok ciddiyse, kendimi Amerikan kırsalının gerçek sorunlarını hafiflik, mizah ve tuhaflıkla keşfeden bir eser yazmaya zorlamak istedim.

Amerika’da büyüyen bir Vietnamlı olarak, göçmenlikle ilgili güncel tartışmalar hakkında ne düşünüyorsun?
Mesajım radikal ya da yeni bir şey değil. Sadece şunu söylüyorum: Herhangi bir ülkenin veya ırkın “saf bir halkı” temsil ettiği fikri bir fantezidir. Sana sağlık hizmeti veren, evini tamir eden ve yiyeceğini yetiştiren kim? Göçmenler! Sorun, bizi içinde bulunduğumuz duruma sürükleyen anlatılarda. Shakespeare’in sözleriyle, bu “hiç üzerine çok yaygara koparmak”tır. Hükümet, artık modası geçmiş bir fanteziyi savunmak yerine toplumsal değişim yaratmaya odaklanmalı.

Kaynak: Attitude Magazine

 


Etiketler: insan hakları, kültür sanat, yaşam, siyaset, dünyadan, lgbti
İstihdam