21/11/2025 | Yazar: Kaos GL

20 Kasım Nefret Suçlarıyla Mücadele Günü’nde İzmir Barosu önünde baro ve 20 Kasım Derneği basın açıklaması yaptı.

İzmir'de 20 Kasım anması: "Yaşam hakkımız ve onurumuz için mücadelemiz sürecek!" Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Fotoğraf: Evrensel

İzmir Barosu ve 20 Kasım Nefret Suçlarıyla Mücadele Derneği, 20 Kasım Nefret Suçu Mağduru Transları Anma Günü’nde açıklama yaptı. İzmir Barosu binası önünde yapılan açıklamalarda, “Trans cinayetleri politiktir”, “Hormona erişim haktır” ve “Ne yasa ne yasak translar yaşayacak” yazılı dövizler açıldı.

Evrensel’den Elif Turgut’un haberine göre; baronun açıklamasında şunlar söylendi:

"LGBTİ+’lara yönelen nefret, 'cehalet' ya da 'ahlaki gerilik' değildir; kriz dönemlerinde devlet ve sermaye tarafından üretilen politik bir araçtır. Barınma hakkına erişemeyen transların -Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi, hemen yanı başımızdaki Bornova Sokak’ta da evleri mühürlenerek- evsizlikle karşı karşıya bırakılması, kolluk şiddetinin hedefi olması, sağlık hizmetlerinden dışlanması; LGBTİ+ emeğinin güvencesiz sektörlere itilmesi, düşük ücretlere mahkûm edilmesi ve görünür oldukça cezalandırılması, sermayenin ucuz, güvencesiz ve itaatkâr işgücüne duyduğu yapısal ihtiyacın sonucudur. Aileyi bu işlevle sürdürme çabası, bu politikaların ortak kaynağıdır.”

"Kamuoyuna sızdırılan 11. Yargı Paketi taslağında LGBTİ+ların varoluşunun fiilen yasaklanması, düzenin LGBTİ+’lara karşı baskılarının son ürünüdür. Bu yargı paketi ile ‘biyolojik cinsiyete ve genel ahlaka aykırı davranışların’, ‘bu davranışların özendirilmesi veya teşvik edilmesinin’, ‘aynı cinsiyetteki kişiler arasında gerçekleştirilen nişan ya da evlenme törenlerinin’ birer suç unsuru haline getirildiğini; aynı zamanda beden uyum süreçlerine başlama yaşının 18’den 25’e çıkarıldığını görmekteyiz. Bu taslak, toplumu ve aileyi koruma adı altında LGBTİ+’ların toplumsal yaşamdan silinmesini amaçlamaktadır”

“Bugün translar; öldürüldükleri, nefret suçlarının mağduru oldukları, kendi kimlikleri ile toplum içerisinde var olamadıkları her gün yaşam hakkı ihlaline maruz bırakılmaktadırlar. Devlet ise hiçbir organıyla bu ihlalin önüne geçmek için önlem almamakta; aksine transfobik politikalarıyla şiddeti körüklemektedir. Nefret suçları, cezasızlık ve polis şiddeti, LGBTİ+’ların yalnızca ‘ahlaken istenmeyen kişiler’ olarak görülmesinden değil; otoriter rejimlerin kriz yönetim yöntemlerinden beslenir.”

20 Kasım Derneği: "Hiçbir yere gitmiyoruz"

Baro önünde 20 Kasım Nefret Suçlarıyla Mücadele Derneği de basın açıklaması yaptı.

Açıklamada "Kaybettiğimiz her bir canın ismi, daha adil, daha eşit ve transların varoluşunun kabul edildiği bir toplumu kurma yolundaki kararlılığımızın imzasıdır. En temel hakkımız olan yaşam hakkımız ve onurumuz için mücadelemiz sürecektir" denildi.

Açıklamadan satır başları şöyle: 

"Bugün, 20 Kasım Nefret Suçu Mağduru Transları Anma Günü. Kaybettiğimiz tüm arkadaşlarımızın anısıyla ve onların mücadelesinden aldığımız güçle buradayız. Bizler, varoluşu göz ardı edilen, yaşam ve insanca yaşama hakkı için sürekli mücadele etmek zorunda bırakılan translarız. Sistemin, siyasetin ve toplumun odak noktasına koyarak hayatlarını hedef gösterdiği, ötekileştirdiği o kişileri olarak sesleniyoruz. Varoluşumuzun değerini ve yaşadığımız acının derinliğini tam anlamıyla idrak etmenizi beklemek zor olabilir. Ancak bu durum, nefrete göz yumulmasını, hatta sistematik olarak bu nefrete zemin hazırlanmasını asla mazur göstermez. Hazırlanma aşamasında olan 11. Yargı Paketi hepimizin gündeminde oldu.  Bu Yargı Paketinde yer alması hedeflenen bazı yasa maddelerinin, LGBTİ+’lara yönelik nefreti kurumsallaştırma ve meşrulaştırma riski taşıyan bir girişim olduğunu endişeyle gözlemledik. Siyasetin ve hukukun, varoluşumuzu hedef göstererek toplumsal baskıyı artırmasına tanıklık ettik. Biliyoruz ki, bu ötekileştirme kendiliğinden sona ermeyecektir; bu yüzden eşitlik ve adalet için mücadele etmeyi asla bırakmayacağız. Bizlere "çekiyorsunuz yayınlamıyorsunuz" diyerek, medyanın, siyasetin ve sessiz kalan herkesin yüzüne en acı gerçeği haykıran Hande Kader, görmezden geldiğiniz her anın nasıl hayatlarımıza mal olduğunu çok acı bir şekilde göstermişti. Oysa ki biz, insan onurunun hiçbir pazarlığa, hiçbir siyasi hesaba kurban edilemeyecek kadar yüce bir değer olduğunu hatırlatmak için buradayız. İşte bu yüzden, kaybettiğimiz her bir arkadaşımızdan aldığımız sarsılmaz güçle ayaktayız. Bu acı ve kayıp, bizi daha güçlü bir dayanışmaya itiyor. Bizim mücadelemiz, sadece yas tutmak değil; hayatın her alanında eşitlik ve adalet için her gün yeniden var olmaktır. Transların sokakta, işte, okulda, sağlık hizmetlerine erişimde var olma mücadelesi, temel insan hakları mücadelesinin ayrılmaz bir parçasıdır. Kaybettiğimiz her bir canın ismi, daha adil, daha eşit ve transların varoluşunun kabul edildiği bir toplumu kurma yolundaki kararlılığımızın imzasıdır. En temel hakkımız olan yaşam hakkımız ve onurumuz için mücadelemiz sürecektir. Hiçbir Yere Gitmiyoruz. Yaşam hakkımızdan da, onurumuzdan da vazgeçmeyeceğiz! Mücadelemiz Devam Edecek!"


Etiketler: insan hakları, nefret suçları, aile, siyaset, trans, lgbti, lezbiyen, gey, biseksüel, interseks
İstihdam