23/09/2025 | Yazar: Oğulcan Özgenç

Türkiye, LGBTİ+ haklarına yönelik tavsiyelere dair yanıtlarında nefret suçlarına müsamaha gösterilmediğini iddia etti ve “sistematik bir kısıtlama yok” diyerek yasakları görmezden geldi. Ayrıca, "toplumsal cinsiyet" kavramına da karşı çıktı.

Her LGBTİ+ etkinliğini yasaklayan Türkiye, BM'de "yok öyle bir şey" dedi Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Fotoğraf: Dilara Açıkgöz / csgorselarsiv.org

Türkiye Hükümeti, Birleşmiş Milletler Evrensel Periyodik İncelemesi’nde sunulan LGBTİ+ haklarına ilişkin tavsiyelere yanıt verdi. İnceleme kapsamında 18 ülke Türkiye’de doğrudan LGBTİ+ hakları konusunda tavsiye verdi.

Türkiye, devletlerin sunduğu tavsiyelere verdiği yanıtlarda “toplumsal cinsiyet” kavramına karşı çıktı; toplumsal cinsiyet kavramını “biyolojik kadın ve erkek” ifadelerine atıfla “cinsiyet” ile aynı şekilde yorumladıklarını söyledi.

Yeni Zelanda’nın “Toplumsal cinsiyet eşitliği ilkelerini korumaya yönelik çabaları güçlendirin” ifadeleriyle sunduğu tavsiyeye Türkiye şöyle cevap verdi:

“Türkiye, “toplumsal cinsiyet” terimini biyolojik kadın ve erkek cinsiyetine dayalı ikili kavram uyarınca “cinsiyet” ile aynı şekilde yorumlamakta ve bu nedenle “toplumsal cinsiyet eşitliği” terimini “kadın ve erkek arasındaki eşitlik” olarak anlamaktadır.”

Türkiye’de nefret suçlarına müsamaha gösterilmiyormuş

Aralarında Irak, Şili, Almanya, İrlanda, Meksika, Lüksemburg, Yunanistan, Hollanda ve Fransa gibi pek çok devlet, Türkiye’ye yönelik tavsiyelerinde ayrımcılık karşıtı bir mevzuat geliştirmesini ve Ceza Kanunu’na “cinsel yönelim” ve “cinsiyet kimliği” kavramlarını ayrımcılık nedeni ve nefret saiki olarak eklemeyi tavsiye etti.

Devletler, “Faillerin yaygın cezasızlığı ile mücadele edin” diyerek, yetkililere nefret suçlarına yönelik önlem almaları çağrısında bulundu.

Türkiye, devletlerin bu yöndeki tavsiyelerine halihazırda ayrımcılık ve nefret suçlarına karşı kapsamlı bir yasal çerçevesi bulunduğunu öne sürerek yanıt verdi ve Türkiye’de nefret suçlarına müsamaha gösterilmediğini ve kamu personeline farkındalık eğitimleri verildiğini iddia etti.

Devletler, “yasakları kaldırın” dedi; Türkiye “sistematik bir kısıtlama yok” dedi

Tavsiyede bulunan devletler, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) Kanunu’nun da cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılığı içerecek biçimde değiştirilmesi gerektiğini belirtti.

Bununla beraber; “LGBTİ+ etkinliklerine yönelik yasakları kaldırın” diyerek gazetecilere, siyasetçilere ve LGBTİ+ hak savunucularına yönelik gözaltı ve cezai kovuşturmaların önüne geçilmesi gerektiği vurgulandı.

Türkiye yanıtında “İfade, toplanma ve dernek kurma özgürlüğüne ilişkin mevzuat ve bunun uygulanması uluslararası insan hakları standartlarıyla uyumludur. Herhangi bir belirli gruba yönelik sistematik/kalıcı bir kısıtlama bulunmamaktadır” dedi.

Transların yasal cinsiyet tanıma sürecine ilişkin tavsiyeler sadece not edildi

Türkiye, İzlanda ve Uruguay’ın transların yasal cinsiyet tanıma sürecine ilişkin önerilerini ise not etti. İzlanda tavsiyesinde “Yasal cinsiyet tanıma için müdahaleci gerekliliklerden uzak, şeffaf bir idari öz tanımlama süreci sağlamak amacıyla Medeni Kanun'un 40. maddesini değiştirin” derken; Uruguay, “Translar için yasal tanınma ve tıbbi tedavilerine ilişkin garantiler sağlayın” ifadelerini kullanmıştı.

Bununla beraber; Türkiye’ye ülke genelindeki herkes için evrensel ve uygun fiyatlı cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetlerinin garanti altına alınmasına yönelik tavsiyeye “Türkiye, bu tavsiyeyi mevcut ulusal nüfus politikası doğrultusunda yorumluyor” yanıtı verildi.

Türkiye’ye yönelik tavsiyelerden bazıları şöyleydi:

·       Bir yıl içinde Türk Ceza Kanunu'nun 122. maddesinin cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğini nefret saikleri arasına alacak şekilde değiştirilmesi.

·       TİHEK’in kurucu yasasının "Eşitlik ilkesi ve ayrımcılığın yasaklanması" başlıklı 3. maddesini, LGBTI+ kişiler tarafından yapılan ayrımcılıkla ilgili başvuruların da bir yıl içinde incelenmesini sağlayacak şekilde değiştirin.

·       TİHEK’in kurucu yasasını, üyelerinin bağımsızlığını ve kurumun tarafsızlığını garanti edecek şekilde değiştirin.

·       Türk Medeni Kanunu'nun 40. maddesini, trans kişiler için zorunlu cerrahi ve hormon müdahaleleri olmadan yasal cinsiyet tanımayı garanti edecek şekilde değiştirin ve sosyal güvenlik kurumları tarafından karşılanan hormon ilaçları ve ameliyatları dahil olmak üzere ücretsiz cinsiyet onaylayıcı sağlık hizmetini garanti edin.

·       İntersekslere yönelik doğum sonrası müdahaleleri tıbbi zorunluluklar dışında yasaklayın ve bu müdahalelerden kaynaklanan zararların tazminini sağlayın. Bu çocukların 18 yaşına girdikten sonra dava açma haklarını kullanabilmelerini sağlayın ve failler için koruyucu bir kalkan haline gelen zamanaşımının uygulanmamasını sağlayın.

·       Sözde dönüşüm terapisi uygulamalarını yasaklayın.

·       Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun kuruluş yasasını değiştirerek, LGBTI+ kişilere yönelik nefret söylemini teşvik eden bu kurumun yapısını değiştirin ve nefret söylemi üreten yayıncılara yaptırım uygulamak için somut kurallar koyun.

·       LGBTİ+ kişilerin barışçıl toplanma ve ifade özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırın; Valilikler ve Kaymakamlıklar tarafından Onur Yürüyüşleri, 17 Mayıs Yürüyüşleri ve LGBTI+ örgütleri tarafından düzenlenen etkinlikler gibi toplantıların sistematik olarak yasaklanmasına son verin ve bu konuda mevzuat üretin.

·       Keyfi gözaltı, kötü muamele ve medya karalama kampanyaları gibi insan hakları savunucularına yönelik tüm keyfi eylemleri ortadan kaldırın ve korkutma, tehdit ve şiddete karşı yeterli şekilde korunmalarını sağlayın.

Bir önceki EPİ döngüsünde neler olmuştu?

2020’de dönemin Türkiye Hükümeti Dışişleri Bakan Yardımcısı Faruk Kaymakçı Birleşmiş Milletler’de (BM) 16 devletin LGBTİ+ hakları ile ilgili tavsiye ve eleştirilerine yanıt vermişti. Tavsiyeler, Türkiye'nin Evrensel Periyodik İnceleme toplantısında yöneltilmişti.

Bakan Yardımcısı Faruk Kaymakçı; Ankara’da iki yılı aşkın bir süredir süresiz LGBTİ+ etkinlik yasağı, İstanbul’da Onur Yürüyüşü’nün 2015 yılından beri yasaklanması, Mersin, İzmir ve Antalya’da Onur haftalarının yasaklanması, İstanbul’da Queer Olympix spor etkinliğinin yasaklanmasına rağmen Türkiye’de LGBTİ+’ların toplantı ve gösteri özgürlüğü olduğunu iddia etmişti. Kaymakçı, “Toplantı ve gösteri özgürlüğü ile ilgili olarak, 2017 yılında LGBT’ler 97 faaliyet yaptı. Bunlara 20 bin kişi katıldı. 119 kişi şiddet nedeniyle gözaltına alındı. Sistematik bir yasaklama yok” dedi.

Kaymakçı, yasalarda LGBTİ+ haklarının açıkça korunmamasını ise şu ifadelerle savunmuştu:

“Anayasamızın 10. Maddesine “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.” Buradaki “ve benzeri” ibaresi cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğini kapsıyor. Dolayısıyla cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğinin diğer yasalarda geçmesine gerek yok.”

Öte yandan BM, AK, AB ve pek çok insan hakları örgütü anayasa ve yasalarda cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ve cinsiyet özelliklerinin açıkça yer almasının insan haklarının kullanılabilmesi için öneminin ve gereğinin altını çiziyor.


Etiketler: insan hakları, kadın, nefret suçları, aile, sağlık, siyaset, dünyadan, sağlık hakkı, onur yürüyüşü, trans, lgbti, lezbiyen, gey, biseksüel, interseks
İstihdam