28/10/2025 | Yazar: Kaos GL

Hukuk örgütleri, barolar ve hukukçular LGBTİ+ karşıtı düzenlemeler içeren paketin Anayasa’ya ve uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu vurguluyor, mücadele çağrısı yapmaya devam ediyor.

Gündem 11. Yargı Paketi: Hukuk örgütleri, barolar ve hukukçular ne dedi? Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Basına yansıyan ve LGBTİ+’ları hedef alan düzenlemeleri içeren 11. Yargı Paketi’ne yönelik tepkiler çığ gibi büyüyor. Milletvekilleri, insan hakları kuruluşları ve sivil toplum bileşenleri söz konusu düzenlemelerin LGBTİ+’ların yaşam hakkını ihlal ettiğini vurgulayarak mücadele çağrısı yapmaya devam ediyor; tasarının Meclis’e gelmemesi için dayanışma mesajı veriyor.

Hukuk örgütleri, barolar ve hukukçular ise yargı paketinin Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmelere, hukukun temel ilkelerine, evrensel değerlere ve Anayasa’ya aykırı olduğunu vurguluyor.

Yargı paketini değerlendiren hukuk örgütlerini, baroları ve hukukçuları KaosGL.org okurları için derledik.

Hukuk örgütleri ne dedi?

Çağdaş Hukukçular Derneği Ankara Kadın ve Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Komisyonu: Basına yansıyan 11. Yargı Paketi taslağında yer alan birçok düzenleme, LGBTİ+’ları ve toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesini doğrudan hedef alıyor. LGBTİ+ olmanın ve LGBTİ+ haklarını savunmanın kriminalize edilmeye çalışıldığı bu tasarı, hukukun temel ilkelerine, evrensel değerlere, Anayasa’ya ve uluslararası sözleşmelere aykırıdır. Söz konusu taslak "biyolojik cinsiyete aykırı davranış" adı altında suç üreten, cinsiyet uyum süreci yaşını 25'e çıkaran ve tüm tıbbi süreçleri zorlaştıran pek çok ayrımcı düzenleme içeriyor. Kişilerin kendi bedenleri hakkında söz söyleme hakkını elinden alan, sağlık ve yaşam haklarını kısıtlayan, varoluş ve ifade biçimlerini yok etmeye çalışan bu düzenlemelerin karşısındayız.

Özgür Hukukçular Derneği Kadın Komisyonu: LGBTİ+’ların temel hak ve özgürlüklerini ihlal eden, varoluşlarını yok sayan ve anayasal güvence altındaki yaşam haklarını tehdit eden bir nitelik taşımaktadır. Bireylerin başta yaşam hakkı ve özel hayata saygı hakkı olmak üzere temel hak ve özgürlüklerinin kısıtlanmasına dair yasal düzenlemeler demokratik toplum değerlerine karşı bir hamledir. Bu tür ayrımcı ve dışlayıcı düzenlemeler, demokratik bir toplumun gereği olan çoğulculuğu ve eşitliği sağlamadığı gibi bağdaşmamaktadır. Bu düzenlemeler aynı zamanda Türkiye’nin taraf olduğu AİHS ve CEDAW gibi uluslararası insan hakları sözleşmeleriyle de çelişmektedir. Hukuki düzenlemelerin toplumsal cinsiyet eşitliğini gözetmesi, insan onuruna aykırı olmaması, kapsayıcı ve cinsiyet özgürlükçü olması gerekir.

Adalet İçin Hukukçular, Çağdaş Hukukçular Derneği Ankara Şubesi, Demokrasi İçin Hukukçular, Hukukçu Dayanışması, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Ankara Şubesi, Toplumsal Hukuk: İktidar devlet aygıtını LGBTİ+'lara yönelik şiddet için kullanmayı bırakmalı ve tüm yurttaşların eşit ve onurlu bir yaşam sürmesini garanti altına almalıdır. Kendi cinsiyet rejimini halka dayatmaktan vazgeçmelidir. Biyolojik cinsiyet ve genel ahlak gibi muğlak kavramları tanımlama ve bunlara aykırı gördüklerini cezalandırma yetkisini siyasal iktidara vermeyeceğiz. Bu nedenle LGBTİ+ varoluşları sonu olmayan bir şekilde cezalandırmayı öngören bu maddeleri, hiçbir şekilde kabul etmiyoruz; hukuk kurumları olarak faşizmin bir uzantısı olan bu saldırıya karşı mücadele edeceğimizi duyuruyoruz.

MLSA Hukuk Birimi: Yakın zamanda Meclis’e sunulması planlanan 11. Yargı Paketi taslağı basın mensuplarına ulaştı. Taslakta yer alan düzenleme Türk Ceza Kanunu’nda değişikliğe giderek doğuştan gelen cinsiyete veya genel ahlaka aykırı tutum ve davranışlara üç yıla kadar hapis cezası getiriyor. Bu davranışta bulunanlar ile bu davranışı öven, özendiren veya teşvik edenlere de hapis cezası öngörülüyor. Düzenlemede ayrıca hemcinsler arasında gerçekleştirilecek evlilik ve nişan törenleri hakkında da hapis cezası öngörüldü. Taslakta yer alan düzenleme, toplumsal cinsiyet kalıplarına aykırı hareket eden herkesin özel ve kamusal alandaki her türlü davranışını ceza tehdidi altına sokuyor. Öte yandan, LGBTİ+’lar ile ilgili her türlü düşünce açıklamasının, sivil toplum çalışmasını, savunuculuk faaliyetini yasaklıyor. Taslak mevcut haliyle LGBTİ+’ların varoluşu ceza konusu yaparken, Türkiye’deki LGBTİ+ hareketinin ve LGBTİ+’ların varlığına yönelik ciddi bir risk oluşturuyor.

Barolar ne dedi?

İzmir Barosu: 11. Yargı Paketi’ndeki bir diğer endişe verici düzenleme alanı, LGBTİ+ bireylerin temel hak ve özgürlüklerine yöneliktir. Yürütülen politikalar sonucunda zaten ötekileştirilen, sosyal ve ekonomik yaşamın dışına itilen, en temel haklarına erişmekte güçlük yaşayan LGBTİ+’lar; bu tasarının yasalaşması hâlinde kamusal varlıklarını dahi ifade edemez hâle gelecek, görünmez kılınmaya çalışılacaktır. Tasarı, yalnızca LGBTİ+ bireylerin değil, onlarla dayanışma içinde olan tüm kesimlerin cezalandırılmasını öngören hükümler içermektedir. Trans bireylerin cinsiyet uyum süreçlerinde alt yaş sınırı 18’den 25’e çıkarılmakta, süreç ağır ve keyfî koşullara bağlanmaktadır. Bunun yanı sıra “biyolojik cinsiyete aykırı davranışlar” gibi hukuken belirsiz ve muğlak ifadeler ile “özendirme” gibi keyfî biçimde genişletilebilecek suç tanımları, ifade özgürlüğünü, özel yaşamın gizliliğini ve yaşam hakkını doğrudan ihlal etmektedir. Tasarıda geçen “genel ahlaka aykırı tutum ve davranışlar” ibaresi hukuki belirlilikten yoksundur; keyfî biçimde yorumlanarak yalnızca LGBTİ+ bireyler aleyhine değil, toplumun her kesimine karşı kullanılma tehlikesi taşımaktadır.

İstanbul Barosu: İstanbul Barosu olarak,  başta LGBTİ+’lar ve çocuklar olmak üzere, toplumun her kesimini hedef alan, Anayasa’yı ve uluslararası insan hakları sözleşmelerini ihlal ederek uzun mücadeleler sonucunda elde edilen hakların geriye götürülmesini amaçlayan bu girişimin ve demokratik toplumun gereklerine, hukukun üstünlüğüne ve insan haklarına aykırı her türlü girişimin karşısında durmaya devam edeceğimizi, Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarının yok sayılmadığı ve herkesin eşit ve özgür bir şekilde yaşayabildiği bir hukuk düzeni için mücadele etmeyi sürdüreceğimizi ifade eder, hukuka aykırı düzenlemeler içerdiği açık olan böyle bir kanun taslağının kanunlaşmaması için tüm demokratik kamuoyunu hak ve özgürlüklere sahip çıkmaya davet ederiz.

Baroların kadın ve LGBTİ+ hakları merkezlerinin ortak açıklaması: Toplumsal barışı doğrudan hedef alan, LGBTİ+’ları şiddete, nefrete ve ayrımcılığa maruz bırakan yasa tasarısından vazgeçilmeli ve devlet asli görevi olan LGBTİ+’ların temel hak ve özgürlüklerini korumaya yönelik adımlar atmalıdır. Nefreti, şiddeti ve ayrımcılığı yaygınlaştıran, LGBTİ+’ları varoluşları sebebiyle cezalandırmayı amaçlayan, transların cinsiyet uyum sürecini imkansız hale getiren yasa tasarısına karşı mücadelemizi sürdüreceğiz.

Hukukçular ne dedi?

Avukat Levent Pişkin: Türkiye’nin de taraf olduğu Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin denetim organı olan İnsan Hakları Komitesi 2012 yılında Türkiye’ye ilişkin hazırladığı sonuç gözlem raporunda, Türkiye’deki mevzuatın cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği açısından sözleşmenin 26. maddesinde düzenlenen yasa önünde eşitlik ilkesi ve 2. maddesinde düzenlenen ayrımcılık yasağı ile uyumlu olmadığı tespitinde bulunmuştu. Raporda hâlihazırda LGBTİ+’ların sağlık hizmetlerine erişirken ayrımcılığa ve şiddete maruz kaldıklarını belirtilmişken, gündemdeki tasarının yasalaşması sonrasında özellikle translara yönelik ayrımcılığın sözleşmenin doğrudan ihlaline yol açması kaçınılmaz olacaktır.

Avukat Prof. Dr. Adam Sözüer: Ceza evleri nüfusu 400bini aşan,başta kadına yönelik olmak üzere şiddet suçlarının yaygın olduğu bir ortamda,ideolojik amaçlı düzenlemeler baskıcı uygulamaları arttıracaktır. Biyolojik cinsiyete ve genel ahlaka aykırı davranış,ceza hukukunun konusu olamaz. Böyle bir kanun,suçta ve cezada kanunilik ilkesinin temellerinden biri olan belirlilik ilkesiyle de bağdaşmaz,Anayasanın 38.maddesine aykırı olur. Keyfi yorumlara sonuna kadar açık"genel ahlaka aykırılığa" gibi suçlar,Devletin kişilerin özel hayatına kontrol ve müdahalesine dayanak olur. "Özendirme" ise ifade ve sanat özgürlüğü ile basın özgürlüğüne sınırlamalar getirir. Bunların olacağının kanıtlarından biri,son dönemde tutuklamaya varan "malum"uygulamalardır…

Avukat ve EŞİK Gönüllüsü Hülya Gülbahar: 11. Yargı Paketi olarak kamuoyuna sızdırılan taslaktan LGBT varoluşu suç haline getiren bir politik vurgu görüyoruz. Varoluşu bir toplumsal kesimin herhangi bir eylemini değil, sadece varoluşunu suç haline getirmek, varoluşun kriminalize edilmesi dediğimiz ve en uç örneklerini faşist yönetimlerde gördüğümüz politikaları dayatmak demek. Örneğin Yahudi olmanın herhangi bir suç sayılacak fiiliniz olmasa bile suç haline getirilmesi ve yok edilmesi politikası, varoluşun kriminal bir suç olarak tanımlanması politikasına iyi bir örnektir. Aynı şekilde herhangi bir dinsel azınlığı, herhangi bir etnik grubu, yoksulları, evsizler, göçmenleri, kadınları, LGBT’leri varlıkları nedeniyle durdurmak, kontrol altına almak ve gerekirse yok etmeye çalışmak. Bu pakette LGBT’lere yapılmak istenen bu.

Güncelleniyor…


Etiketler: insan hakları, nefret suçları, aile, siyaset, dava, özel haber, trans, lgbti, lezbiyen, gey, biseksüel, interseks, yargı paketi
İstihdam