24/09/2025 | Yazar: Kaos GL

"Ailenin korunması ve ahlak, örf ve adetler üzerinden tek tipleştirmeye çalışılan gündelik hayatın her alanı, kültürel alana yönelik bu saldırılarla ifade özgürlüğü başta olmak üzere, tüm özgürlük alanlarının yok edilmesi için kuvvetli bir araç olarak kullanılıyor."

Esra Akbalık, marksist.org’a yazdı: “Kırılgan” aile kurumuna koruma kalkanı: Sansür Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Esra Akbalık, marksist.org’a Mabel Matiz’in Perperişan şarkısına yönelik erişim engeli ve sanatçı hakkında yapılan suç duyurusu üzerinden kültür sanat alanındaki LGBTİ+ sansürü hakkında yazdı.

“Kırılgan” aile kurumuna koruma kalkanı: Sansür başlıklı Akbalık, şunları söyledi:

“Geçtiğimiz haftalarda kadınlardan oluşan müzik grubu Manifest üyelerine konserlerindeki giyimleri ve dansları üzerinden başlatılan soruşturma, üyelerin gözaltına alınmaları ve adli kontrol ve yurtdışı yasağıyla serbest kalmalarıyla sonuçlanmış, grubun Türkiye turnesi de iptal edilmişti. Diyanet’in cuma hutbelerinde kadın bedeni ve varlığı üzerine pervasızca yaygınlaştırmaya çalıştığı baskı, kültür alanında da kadın bedeni ve LGBTİ+ görünürlüğüne tahammülsüzlük olarak daha sık karşımıza çıkıyor. 

Müzik alanında bunun son örneğini, geçtiğimiz günlerde Mabel Matiz’in Perperişan isimli şarkısına İçişleri Bakanlığı tarafından getirilen erişim engeli olarak gördük. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın şarkı hakkında “kamu düzeni ve genel sağlığa aykırılık gerekçesiyle” talep ettiği erişim engeli, İçişleri Bakanlığı tarafından uygulandı ve Bakanlık Mabel Matiz hakkında suç duyurusunda bulundu. Şarkı sözlerinin Türk ailesinin örf ve adetlerine aykırı olduğu gerekçesiyle yapıldığı iddia edilen şikayetler üzerine getirilen bu erişim engeli, Matiz’in LGBTİ+ görünürlüğü ve müziği üzerinde uygulanan ilk yaptırım değil. Sanatçının 2022 yılında yayımlanan Karakol adlı şarkısının klibinde iki erkeğin aşkının yer alması gerekçe gösterilerek, RTÜK (Radyo Televizyon Üst Kurulu) tarafından klibin televizyonlarda yayınlanması yasaklanmıştı.”

“Ailenin korunması ve ahlak, örf ve adetler üzerinden tek tipleştirmeye çalışılan gündelik hayatın her alanı, kültürel alana yönelik bu saldırılarla ifade özgürlüğü başta olmak üzere, tüm özgürlük alanlarının yok edilmesi için kuvvetli bir araç olarak kullanılıyor. Bu, hem izleyici kitlesine yönelik bir özgürlük kısıtlaması hem de sanatçılara yönelik cezalandırma ve henüz cezalandırmadıklarını da korkutma taktiğiyle her türlü ifade özgürlüğüne yönelik sistematik bir baskı olarak uygulanıyor. Aile Yılı kapsamında özellikle LGBTİ+ varlığını uzun süredir kriminalize eden bu yaklaşım, “kırılgan” ailenin korunup kollanması için her koldan açılan bir savaş cephesi gibi işlev görüyor.”

Yazının tamamına ulaşmak için tıklayın.


Etiketler: insan hakları, kadın, medya, kültür sanat, yaşam, aile, siyaset, trans, lgbti, lezbiyen, gey, biseksüel, interseks
İstihdam