27/12/2025 | Yazar: Kaos GL
LGBTİ+ dernekleri tarafından hazırlanan yeni bilgi notuna göre LGBTİ+ mahpusların çoğunluğu tecrit ediliyor ve sağlık hakkına erişemiyor. Sincan Cezaevi'nde trans erkek Poyraz’ın ölümü ise ayrımcılık zincirinin son halkası.
LGBTİ+ derneklerinin hazırladığı ve ceza infaz kurumlarındaki hak ihlallerini mercek altına alan bilgi notu yayımlandı. Adalet Bakanlığı’nın veri paylaşmaktan kaçındığı, "kurum içi bilgi" gerekçesiyle şeffaflıktan uzaklaştığı bir dönemde hazırlanan bilgi notu, mahpusların maruz kaldığı "sistemik ayrımcılığı" veriler ve tanıklıklarla belgeledi.
Bilgi notuna ulaşmak için tıklayın.
Yüzde 80’i tekli hücrede: "Ölmeyi tercih ederim"
Raporun en çarpıcı verilerinden biri tecrit uygulamalarına dair. CİSST (Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği) 2023 verilerine dayandırılan bilgi notuna göre, Türkiye’deki LGBTİ+ mahpusların yüzde 80’i tekli hücrelerde tutuluyor.
İdarelerin "koruma" gerekçesiyle başvurduğu bu yöntem, mahpusları sosyal hayattan, atölyelerden ve spordan koparan bir "fiili tecride" dönüşmüş durumda. Bilgi notunda görüşlerine yer verilen bir mahpusun, "Bu koşullarda kalmaktansa ölmeyi tercih ederim" sözleri, tecridin yarattığı psikolojik tahribatı gözler önüne seriyor.
Özellikle Aksaray T Tipi Cezaevi'nde yaşananlar, ayrımcılığın boyutunu gösteriyor. Diğer mahpuslar günde 6 saat havalandırmaya çıkabilirken, LGBTİ+ mahpuslara sadece 1 saat izin veriliyor. Bu uygulamayı protesto eden E.K. isimli mahpusun ölüm orucuna başladığı bilgisi de raporda yer aldı.
Sincan’da şüpheli ölüm: "Trans cinayeti mi?"
Rapor, 1 Aralık 2025 tarihinde Sincan Cezaevi’nde ölü bulunan trans erkek mahpus Poyraz’ın durumuna özel bir parantez açıyor. Resmi makamlarca "intihar" olarak geçiştirilmeye çalışılan olayla ilgili bilgi notunda yer alan iddialar şöyle:
- Şüpheli koşullar: Poyraz, diğer trans mahpuslar toplu halde koğuş dışına çıkarıldığı sırada, daha önce kalmadığı bir koğuşa yerleştirildi. Mahpuslar döndüklerinde Poyraz’ı ranzaya asılı halde buldu.
- İhmal iddiası: Asılı bulunduğu ipin odaya ait olmadığı belirtilirken, acil durum butonuna basılmasına rağmen sağlık ekiplerinin müdahalede geciktiği ifade edildi.
LGBTİ+ dernekleri bu vakayı münferit bir intihar değil, tecrit ve transfobik rejimin sonucu olan bir "trans cinayeti" olarak nitelendiriyor.
Cinsel şiddet
Bilgi notunda, mahpusların cezaevi personeli ve diğer mahkumlar tarafından cinsel şiddete maruz bırakıldığına dair kanıtlar sunuldu.
Trans kadın mahpuslara zorla "beyler" diye hitap edilmesi, saçlarının zorla kestirilmesi ve "Seni yumuşatırım" şeklindeki cinsel içerikli tehditler, raporda "işkence ve kötü muamele" kapsamında değerlendirildi.
Sağlık hakkı gasp ediliyor
Rapora göre trans mahpusların cinsiyet uyum süreçleri de idare tarafından keyfi olarak engelleniyor. Hormon tedavisine erişimin kısıtlanması, hastane sevklerinin yapılmaması ve "cinsiyet kimliğim nedeniyle ayrı tutulmak istiyorum" beyanlarının zorla imzalatılması sık yaşanan ihlaller arasında.
Acil eylem çağrısı
Hazırlanan bilgi notunun sonuç bölümünde Adalet Bakanlığı ve TBMM’ye acil çağrıda bulunuldu. Öne çıkan talepler şöyle:
- Tecride son verin: Güvenlik gerekçesiyle uygulanan uzun süreli hücre hapsi uygulaması durdurulmalı.
- Yasal güvence: İnfaz yasasına "cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği" ibareleri eklenerek ayrımcılık yasaklanmalı.
- Şeffaflık: Bakanlık, LGBTİ+ mahpuslara dair verileri şeffaf bir şekilde paylaşmalı.
- Cezasızlıkla mücadele: Şiddet ve kötü muamele uygulayan personel hakkında etkin soruşturma yürütülmeli.
Etiketler: insan hakları, nefret suçları, sağlık, özel haber, araştırma, inceleme, heteroseksizm, trans, ikili cinsiyet sistemi, lgbti, ifade özgürlüğü, eşcinsellik, lezbiyen, gey, biseksüel, interseks, cezaevi
