29/12/2025 | Yazar: Kaos GL
Barış İçin LGBTİ+ İnisiyatifi (bil+), 5 Aralık’taki ilk genel kurulunun sonuç bildirgesini yayımladı: LGBTİ+’lara karşı bir savaş devam ederken, barış toplumsallaşamaz!
Barış İçin LGBTİ+ İnisiyatifi (bil+), 10 şehirden LGBTİ+ hak savunucularının katılımıyla 1. Genel Kurulu’nu 5 Aralık’ta Diyarbakır’da topladı.
Kurul sonrası yayımlanan sonuç bildirgesinde, Türkiye’nin gündemindeki “yeni çözüm” tartışmalarına, devam eden kayyum atamalarına ve artan nefret söylemlerine dikkat çekilerek, barış mücadelesinin yol haritası açıklandı.
TIKLAYIN - Barış için LGBTİ+, ilk genel kurulunu yaptı
İnisiyatif, yayımladığı bildirgede önümüzdeki dönemin stratejisini “Nefrete karşı yaşamı, savaşa karşı barışı örgütlüyoruz” başlığıyla duyurdu.
Bildirgede, genel kurulun Diyarbakır’da (Amed) yapılmasının sembolik önemine değinildi. Toplantının, barışın sadece mecliste konuşulan bir konu değil, sokaktan bedene yayılan bir hakikat arayışı olduğu belirtilerek, “Mücadele ve direniş tarihinin bir parçası olduğumuz Amed’de bir araya gelişimiz tesadüfi değildir” ifadelerine yer verildi.
“Nefret dili sürerken barış toplumsallaşamaz”
Son dönemde siyaset sahnesinde yeniden konuşulmaya başlanan çözüm ve barış ihtimallerini değerlendiren bil+, iktidarın mevcut pratiklerini eleştirdi.
Bildirgede, bir yandan barıştan söz edilirken diğer yandan İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması, LGBTİ+’ların “sapkın” ilan edilmesi ve “Ailenin Korunması” adı altında ayrımcı yasaların gündeme getirilmesi arasındaki çelişkiye dikkat çekildi.
Bildirgede şu ifadelere yer verildi:
“LGBTİ+’lara karşı bir savaş devam ederken, barış toplumsallaşamaz. Bir kesimin 'makbul' sayıldığı, diğerinin 'düşman' ilan edildiği bir masadan adalet çıkmaz. Barış süreci, devlet eliyle üretilen nefret dilinin ve ayrımcı uygulamaların son bulmasını da içermek zorundadır.”
2026 yol haritası: Masada ve sokakta olmak
İnisiyatif, genel kurulda alınan kararlar doğrultusunda mücadelesini iki ana eksende büyüteceğini açıkladı:
- Barışın asli öznesi olmak: LGBTİ+’ların barış süreçlerinin bir detayı değil, eşit bir bileşeni olması gerektiği vurgulandı.
- Barışın toplumsallaşması: Barışın sadece devlet katına bırakılmayacağı; evde, sokakta ve iş yerinde barış kültürünün örüleceği belirtildi.
Bu kapsamda 2026 yılı boyunca Ankara, Antalya, Çanakkale, Diyarbakır, İstanbul, Van, İzmir ve üniversiteler başta olmak üzere örgütlü olunan tüm şehirlerde yerel buluşmalar, atölyeler ve forumlar düzenleneceği duyuruldu.
7 maddelik acil eylem çağrısı
Barış İçin LGBTİ+ İnisiyatifi, toplumsal barışın inşası için 7 maddelik acil talep listesini kamuoyuyla paylaştı. Öne çıkan talepler şöyle:
- Nefret Siyasetine Son Verilsin: "Büyük Aile Buluşmaları" adı altındaki nefret yürüyüşlerinin durdurulması ve ayrımcı yasa tasarılarının geri çekilmesi.
- Eşit Yurttaşlık ve Anayasal Güvence: Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığının anayasal düzeyde yasaklanması.
- Cezasızlık Politikasına Son: Faili meçhul nefret cinayetlerinde ve hak savunucularına yönelik suçlarda adaletin sağlanması.
- Kayyum Rejimi ve İrade Gaspı: Belediyelere ve üniversitelere atanan kayyumların geri çekilmesi, 674 sayılı KHK’nın iptali.
- Hakikat ve Adalet Komisyonları: Başta Kürt halkı ve LGBTİ+’lar olmak üzere, hak ihlallerinin ortaya çıkarılması için bağımsız komisyonların kurulması.
- Siyasi Tutsaklara Özgürlük: Hasta mahpusların ve siyasi tutsakların serbest bırakılması, AİHM ve AYM kararlarının uygulanması.
- Savaş Politikalarının Durdurulması: Sınır ötesi operasyonların durdurulması ve güvenlik bütçesinin halkın refahına aktarılması.
“Barış bizimle gelecek”
Bildirge, tüm toplumsal muhalefete yapılan dayanışma çağrısı ile son buldu. Milliyetçiliğe, heteroseksizme ve patriyarkaya karşı ortak mücadele vurgusu yapan İnisiyatif, “Yok sayılanların ve susturulanların barış iradesiyiz. Amed’den yükselttiğimiz bu ses, 2026’da tüm şehirlerde yankılanacak” mesajını verdi.
Bildirgenin tam metni şöyle:
BARIŞ İÇİN LGBTİ+ İNİSİYATİFİ (bil+)
1. GENEL KURUL SONUÇ BİLDİRGESİ
NEFRETE KARŞI YAŞAMI, SAVAŞA KARŞI BARIŞI ÖRGÜTLÜYORUZ!
“Ne Kimliğimizden Vazgeçeriz Ne Barıştan!”
Bizler; Türkiye’nin ve Kürdistan’ın dört bir yanından, farklı şehirlerden, kampüslerden ve deneyimlerden gelen LGBTİ+ hak savunucuları olarak, Barış İçin LGBTİ+ İnisiyatifi’nin (bil+) 1. Genel Kurulu’nu, barış mücadelesinin ve direnişin sembol kentlerinden Amed’de gerçekleştirdik.
LGBTİ+’lar olarak mücadele ve direniş tarihinin bir parçası olduğumuz Amed’de bir araya gelişimiz tesadüfi değildir. Bu buluşma, barışın yerelden genele, sokaktan meclise, bedenimizden coğrafyamıza yayılan bir hakikat arayışı olduğunun ilanıdır.
Savaş Politikaları Sürerken Toplumsal Barış İnşa Edilemez
Genel Kurulumuz, Türkiye’nin içinden geçtiği kritik eşiği ve yeniden konuşulmaya başlanan "çözüm" ihtimallerini tüm boyutlarıyla değerlendirmiştir. Ancak, barış söylemlerinin dolaşıma girdiği günlerde dahi, siyasi iktidarın LGBTİ+’lara, kadınlara ve Kürt halkına dönük saldırılarını arttırarak sürdürdüğünü görmekteyiz.
Bir yandan barıştan söz edip, diğer yandan LGBTİ+’ları “sapkın” ilan ederek hedef gösteren, İstanbul Sözleşmesi’nden bir gece yarısı çıkan, nefret söylemini devlet politikası haline getiren ve "Ailenin Korunması" adı altında LGBTİ+ varoluşunu kriminalize etmeye çalışan yasaları meclise getirmek isteyen bir iktidar pratiği ile karşı karşıyayız.
LGBTİ+’lara karşı bir savaş devam ederken, barış toplumsallaşamaz. Bir kesimin "makbul" sayıldığı, diğerinin "düşman" ve "terörist" ilan edilerek yok sayıldığı bir masadan adalet çıkmaz. Barış; şiddetin, inkarın, nefretin ve ayrımcılığın sona erdiği toplumsal bir dönüşümdür. LGBTİ+’ların onurunun ve eşitliğinin sağlanmadığı hiçbir süreç, bu topraklara gerçek bir barış getiremeyecektir. Devlet eliyle üretilen nefret dili, yasa ve uygulamalar, LGBTİ+’ların yaşam hakkını tehdit etmektedir. Barış süreci, bu politikaların son bulmasını da içermek zorundadır.
İki Temel Hedefimiz ve 2026 Yol Haritamız
bil+ olarak, kuruluşumuzdan bugüne dek sürdürdüğümüz tartışmaları Amed’deki Genel Kurul’da neticeye kavuşturduk. Önümüzdeki dönem mücadelemizi iki ana eksende büyüteceğiz:
- Barış Sürecinin Asli Öznesi Olmak: LGBTİ+’lar, barış süreçlerinin "detayı" veya "sonraki konusu" değildir. Sürecin planlanmasından yürütülmesine kadar her aşamada, LGBTİ+ hareketinin eşit bir bileşen olarak yer alması, demokratik bir barışın olmazsa olmazıdır. Bizler, masada ve karar mekanizmalarında yerimizi almaya ve sözümüzü kurmaya kararlıyız.
- Barışın Toplumsallaşması: Barışı sadece devlet katına bırakmayacağız. Sokakta, evde, iş yerinde, LGBTİ+ topluluklarında ve hayatın aktığı her yerde barış kültürünü, bir arada yaşamı ve diyaloğu öreceğiz.
Bu hedefler doğrultusunda; 2026 yılı boyunca çalışmalarımızı sadece merkezi düzeyde değil; Ankara’dan Amed’e, Wan’dan İzmir’e ve çeşitli şehirlerdeki üniversitelere kadar örgütlü olduğumuz ve olacağımız tüm şehirlerde yaygınlaştıracağız. Yerel buluşmalar, atölyeler, sokak eylemleri ve forumlarla barışın sesini çoğaltacak, LGBTİ+ düşmanlığına karşı yaşamı savunmaya devam edeceğiz.
Yürütülen süreci, genelde temel hak ve özgürlükler ile demokratikleşme; özelde ise LGBTİ+ hakları, eşitliği ve özgürlüğü bağlamında izleyecek ve raporlayacağız.
Taleplerimiz
Barıştan yana olan toplumsal kesimlerin taleplerini sahipleniyor ve bil+ olarak acil taleplerimizi sıralıyoruz:
- Nefret Siyasetine ve Yasalarına Son Verilsin: "Büyük Aile Buluşmaları" adı altında örgütlenen devlet destekli nefret yürüyüşlerine son verilmeli, LGBTİ+ derneklerine yönelik kapatma davaları ve meclis gündemine getirilen ayrımcı yasa tasarıları derhal geri çekilmelidir. Kürtlere, kadınlara ve LGBTİ+’lara yönelik nefret siyasetine son verilmelidir.
- Eşit Yurttaşlık ve Anayasal Güvence: Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığı anayasal düzeyde yasaklanmalı, LGBTİ+’ların eşit yurttaşlık hakkı tanınmalı, bütün yasa ve mevzuatlar LGBTİ+’ların eşitliğini hukuki garanti altına alacak şekilde düzenlenmeli.
- Cezasızlık Politikası Bitirilsin: 10 Ekim’den Suruç’a, Ülker Sokak’tan Eryaman’a ve faili meçhul bırakılan tüm nefret cinayetlerine kadar; LGBTİ+’lara ve barış savunucularına yönelik suçlardaki cezasızlık zırhı kaldırılmalı, gerçek adalet sağlanmalıdır.
- Siyaset Suç Olmaktan Çıkarılsın, Siyasi Tutsaklara Özgürlük: İfade ve örgütlenme özgürlüğünü engelleyen, toplumsal mücadeleyi kriminalize eden Terörle Mücadele Kanunu (TMK) ve benzeri yasalar derhal kaldırılmalıdır. Başta hasta mahpuslar olmak üzere tüm siyasi tutsaklar serbest bırakılmalıdır. Bir yanda kadın ve LGBTİ+ katillerini cezasızlıkla ödüllendiren, diğer yanda barış isteyenleri cezalandıran bu adaletsiz infaz rejimine son verilmeli; AİHM ve AYM kararları derhal uygulanmalıdır.
- Savaş Politikalarına, Operasyonlara ve Askeri Yığınaklara Son Verilsin: Barış, silahların gölgesinde inşa edilemez. Sınır ötesi operasyonlar durdurulmalı, askeri yığınaklar sona erdirilmelidir. Savaş ve "güvenlik" harcamalarına ayrılan devasa bütçe; yoksullaştırılan halka, eğitime, sağlığa ve şiddetin önlenmesine aktarılmalıdır. 90’lı yıllarda TSK eliyle boşaltılan köylere geri dönüşlerin önü açılmalıdır.
- Kayyum Rejimi Son Bulsun, İrade Gaspı Durdurulsun: Belediyelere, üniversitelere, derneklere, vakıflara, siyasi partilere atanan kayyumlara son verilmelidir. Toplumun iradesini yok sayan, belediyeleri kadınlara ve LGBTİ+’lara kapatan, eşitlikçi yerel hizmetleri ortadan kaldıran kayyum atamaları derhal geri çekilmelidir. Kayyumların yasal dayanağı olan ve OHAL bahanesiyle yasalaştırılan 674 sayılı KHK iptal edilmeli, gasp edilen belediyeler ve haklar iade edilmelidir.
- Hakikat ve Adalet Komisyonları Kurulsun: Savaşın ve devlet şiddetinin yarattığı ağır ve sistematik hak ihlallerinin ortaya çıkarılabilmesi için; başta Kürt halkı, kayıp yakınları, insan hakları savunucuları ve LGBTİ+’lar olmak üzere ağır ve sistematik hak ihlallerine maruz bırakılan tüm toplumsal kesimleri kapsayan, bağımsız Hakikat ve Adalet Komisyonları kurulmalıdır. Bu süreçte, LGBTİ+’lara yönelik tarihsel ve güncel hak ihlallerinin görünür kılınmasını; adaletin tesis edilmesini, onarımın sağlanmasını ve ihlallerin tekrarlanmamasına yönelik güvencelerin oluşturulmasını elzem görüyoruz. Hakikatle yüzleşmeyi mümkün kılacak, cezasızlık politikalarını sona erdirecek ve toplumsal barışın inşasına katkı sunacak mekanizmaların hayata geçirilmesini talep ediyoruz.
Bizler, bu taleplerin yalnızca bir kesimin değil; tüm toplumun barış içinde yaşayabilmesi için hayati olduğuna inanıyoruz. Türk Ceza Kanunu’ndan bütçenin adaletsiz bölüşümüne, LGBTİ+ düşmanı uygulamalardan sömürü politikalara kadar her şeyi konuşabileceğimiz, kırmızı çizgilerin olmadığı demokratik bir zemin için; karar vericileri bu acil adımları atmaya çağırıyoruz.
Çağrımızdır
Bizler; yok sayılanların, susturulanların, "sapkın" ilan edilenlerin barış iradesiyiz. Hafızamızda açılan yaraları, birbirimizi sağaltarak ve dayanışarak iyileştireceğiz.
Milliyetçiliğe, heteroseksizme ve patriyarkaya karşı; özgürlükten, eşitlikten ve barıştan yana olan herkesi bu mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.
Amed’den yükselttiğimiz bu ses, 2026’da tüm şehirlerde yankılanacak. Barış, bizimle gelecek.
Barış İçin LGBTİ+ İnisiyatifi (bil+)
Etiketler: insan hakları, nefret suçları, aile, siyaset, özel haber, heteroseksizm, trans, ikili cinsiyet sistemi, lgbti, eşcinsellik, lezbiyen, gey, biseksüel, interseks, barış, yargı paketi
