17/07/2025 | Yazar: Oğulcan Özgenç
2022 ODTÜ Onur Yürüyüşü'ne üç sene sonra açılan davanın ilk duruşması görüldü. Sanıklar maruz kaldıkları işkenceyi ve cinsel tacizi anlattı. Duruşma 17 Eylül'e ertelendi.

2022 ODTÜ Onur Yürüyüşü'ne üç yıl sonra açılan davanın ilk duruşması bugün Ankara Adliyesi 30. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
Davayı ÜniKuir, Kaos GL, Ankara Barosu LGBTİ+ Hakları Merkezi, İnsan Hakları Derneği Ankara Şubesi, GALADER, 17 Mayıs, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Gençlik Örgütleri Forumu, Pembe Hayat, Almanya Büyükelçiliği, Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi, Kırmızı Şemsiye, Ankara Barosu Toplumsal Olayları Araştırma Merkezi takip etti.
Mahkeme salonunda silahlı çevik kuvvet bekledi
Duruşma başlamadan mahkeme salonu önüne çevik kuvvet ve güvenlikler geldi. Polisler mahkeme salonunda da bekledi. Avukatlar çevik kuvvetin duruşma salonunda bulunmasına itiraz etti. Mahkeme, çevik kuvvetin bulunmasının yargılamayı etkilemeyeceğini öne sürerek talebi reddetti. Avukatlar, polisin salonda bulunmasının tutanağa geçirilmesini isteyerek "Bu durum, dosyanın mahiyeti gereğince müvekkiller açısından korku yaratmaktadır" dedi.
Avukatlar, çevik kuvvetin üzerinde silah bulunduğunu belirtti, kimlik tespiti yapılmasını istedi. Mahkeme, çevik kuvvete silahları bırakmasını söyleyerek salon dışına çıkardı ancak salonda sivil polis beklemeye devam etti.
"Dağılın ihtarı yapılmadan işkenceyle gözaltına alındık"
Mahkeme başkanı, "Bu yargılamanın amacı kişilerin cinsel tercihlerinin yargılanması değil. Neden bu yürüyüşe katıldığınızı da sormayacağım" diyerek savunmaların kısa tutulacağını söyledi.
Ardından sanıkların savunmasına başlandı. Duruşmada yargılanan 24 kişi savunma yaptı.
İlk olarak sanıklardan H. Y. konuştu. H.Y, "Bir polisin birisinin yakasına yapıştığını gördüm. Duruma itiraz edince yüzüstü yere yatırılıp yaka paça derdest edildim. Ters kelepçeyle gözaltına alınmam kabul edilebilir değil" dedi.
Yargılan öğrencilerden E.A ise şunları kaydetti:
"Açık çağrılı barışçıl bir yürüyüştü. Yasalara uygun bir yürüyüştü. Dur ihtarı olmadan işkenceyle gözaltına alındık. Alınırken başka insanlara şiddet uygulandığını gördüm. İnsanların kafalarından kan aktığını gördüm."
"Saldırın anonsu duydum"
Ardından öğrencilerden A.Y konuştu.
A.Y gördüğü işkenceyi şöyle anlattı:
"Sivil polis kabadayı rolüne bürünmüştü. İtiraz ettim, üstüme yürüdü. Çevik kuvvet geldi, yere yatırılıp tekmelendim. En son kafamı tekmelemeye çalıştı. Gözaltı sürecinde psikolojik şiddet de devam etti. Üzerimde kalemden başka bir şey yoktu."
Ardından sanıklardan T. konuştu. T. "dağılın" ihtiyarı yapılmadığını belirterek "Saldırın anonsu duydum. Yürüyüşe katılmayan arkadaşlarla otururken polis geldi, gerizekalılar dedi. İtiraz ettiğimde 8 kişi üstüme çullandı, kafama yumruk attılar" ifadelerini kullandı.
Öğrenciler, oturdukları kafede gözaltına alındıklarını anlattı
Sanıklardan M. Ö. konuştu:
"Hiçbir ihtar olmadan saldırıldı. Polisler bizi kovaladı. 1.5 kilometre koşmak zorunda kaldım. Soluklanmak için oturduğumuz kafede kimlik soruldu. Gözaltı işlemi yapıldı."
Sanıklardan R.Ö, "Plastik mermilerle kovalandık. Bir polis çantamı tuttu, saçımdan sürüklediler, gözaltı aracının yanında saatlerce yerde bekletildim. Polisler işkence sırasında 'Seni de alacaklar bir gün faili meçhul olacaksın' dediler. Üzerinden üç yıl geçtiği için işkenceyi hatırlamakta zorlanıyorum. Üç yıl sonra Aile Yılı ilan ettiklerinde 'Bunu unutmuyoruz' diyerek bize dava açıldı. Biz de unutmuyoruz. Suçlu olan biz değiliz, suçlu olan bize saldıran polisler" dedi.
"Tecavüz tehdidine maruz kaldım"
Yargılanan öğrencilerden birisi şu ifadeleri kullandı:
"Hastaneye giderken de polislerin şiddetine maruz kaldım. Tekmeler, yumruklar ve tecavüz tehdidine başkalarının da maruz kaldığına tanıklık ettim. Arkadaşlarımız gözaltında cinsel tacize maruz kaldı. Burada bulunmamız devletin LGBTİ+ karşıtı politikaları ile ilgili."
Öğrencilerden E. T, "Anayasal hakkımı kullandım. İşkenceyle gözaltına alındık. Yakın temastan suratıma biber gazı sıkıldı. Gözaltı aracı içinde su içmemize izin verilmedi. Çıplak arama tehdidinden sonra tecavüz ve cinsel taciz tehdidi ile karşılaştım" diye konuştu.
Öğrencilerden birisi şunları söyledi:
"Gözaltına alındıktan sonra araca götürülmem yarım saat sürdü. Polisler, 'Karakola götürüldüğünde daha neler göreceksin' diyerek beni tehdit etti."
Öğrenciler, iddianamede "sözde Onur Yürüyüşü" ve "LGBTİ+ yapılanmasına müzahir şahıslar" ifadelerinin kullanılmasına da tepki gösterdi.
"Gökkuşağı bayrağına hangi terör örgütünün bayrağı dediler"
Öğrencilerden M. Y. şöyle dedi:
"Çantamdan gökkuşağı bayrağını alarak 'Hangi terör örgütünün bayrağı bu?' dediler. Avukatımla konuşturmamak yönünde beni tehdit ettiler. Yürümemi tehlikeli olarak niteleyen kolluk kuvvetinin biber gazı sıkması ve bizi işkenceyle gözaltına alınması tehlikeli değil mi? Haklarımı kullandım. Yürüyüşe katılmam bir onur meselesidir."
Ardından E.Ö konuştu:
"Dosyadaki görüntüler bana ait değil ama yürüyüşe katıldım. 20 dakika boyunca polisin beni attığı aracın bagajında bekledim. Panik atak geçirdim."
Savunmalar, öğrencilerden D.İ'nin savunmasıyla son buldu. D.İ, şunları söyledi:
"Bu dava başlı başına bir ifade özgürlüğü davası. Rektörün bize izin vermemesi zaten hukuka aykırı bulundu. Polisin gözü dönmüş saldırısıyla her yere dağılmış insanlar vardı. Kargaşayı görüntülerken gözaltına alındım."
Öğrencilerden birisi gözaltına alındıktan sonra ailesine haber verildiğini ifade ederek "Bu süreç hayatımı olumsuz etkiledi" dedi.
Diğer öğrenciler de söz alarak benzer şeyleri yaşadıklarını söyledi.
Duruşma 17 Eylül’e ertelendi
Avukatlar, gözaltına alınan kişilerin farklı hastanelere götürüldüğünü ve farklı yerlerde serbest bırakıldığını belirterek bu durumun tutanaklara geçmesini talep etti. Mahkeme heyeti, öğrencilerin hangi hastanelerden serbest bırakıldığını tutanaklara işledi.
Sanık avukatları, yargılanan öğrencilerin beraatini istedi.
Mahkeme, duruşmayı dinlenmeyen sanıkların dinlenmesi için 17 Eylül'e erteledi.
Etiketler: insan hakları, nefret suçları, onur yürüyüşü, dava, özel haber