21/11/2025 | Yazar: Suay Yüksel

“Aile” temasıyla gerçekleşen 20. Kadın Kadına Öykü Yarışması Ödülleri, 21 Kasım Cuma günü Ankara’da yapılan törenle sahiplerini buldu.

20. Kadın Kadına Öykü Yarışması Ödülleri sahiplerini buldu Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Kaos GL Derneği’nin bu yıl 20. yılını kutladığı Kadın Kadına Öykü Yarışması’nın ödül töreni, 21 Kasım Cuma günü Ankara’da yapıldı. “Aile” temasıyla gerçekleşen yarışmada, kadın*ların mücadele ve dayanışma dolu öyküleri ödüllendirildi. Değerlendirme jürisinde Aylime Aslı Demir, Burcu Baba, Oya Burcu Ersoy, Hande Ortaç, Hande Öğüt, Pınar Selek, Sema Kaygusuz ve Umut Tümay Arslan yer aldı.

Ödül töreni, Kaos GL Mülteci Hakları Program Koordinatörü Hayriye Kara’nın açılış konuşmasıyla başladı. “Yirmi yıldır kadın kadına aşkı yaşayanların, birbirini bulanların, kaybettiklerinin yasını tutanların, yeniden kuranların, kendine yer açanların hikayelerini dinliyor, saklıyor, çoğaltıyoruz” diyen Kara, bu yıl belirlenen “Aile” temasının bir tesadüf olmadığını vurgulayarak şu ifadeleri kullandı:

“Mutlu Aşk Vardır diyerek 2006’da yola çıkan Kadın Kadına Öykü Yarışması bugün 20. yılını kutluyor. Yirmi yıldır kadın kadına aşkı yaşayanların, birbirini bulanların, kaybettiklerinin yasını tutanların, yeniden kuranların, kendine yer açanların hikayelerini dinliyor, saklıyor, çoğaltıyoruz. Bu yıl ‘Aile’ temasının etrafında toplanmamız da tesadüf değil. Çünkü aile, bize hazır bir kutu gibi sunulan ama her birimizin hayatında bambaşka karşılıklarla var olan bir çerçeve.”

Kara, sözlerine şöyle devam etti:

“Bugün burada hem bu 20 yıllık kolektif hafızayı kutlamak hem de aile kavramını yeniden düşünmek için bir aradayız. Hikayelerimizin içinden geçen tüm yaralara, kopuşlara, kaçışlara, yeniden başlamalara rağmen bizi bir araya getiren şey, birbirimizin tanığı olma iradesi.”

“Mutlu hikayelerimizi biz kaleme alalım”

Kara’nın açılış konuşmasının ardından söz, jüri üyesi Oya Burcu Ersoy’a bırakıldı. Ersoy, Kadın Kadına Öykü Yarışması’nın ortaya çıkış serüveninden bahsederek şunları söyledi:

“Eskiden cumartesi günleri lezbiyen, biseksüel kadınların şaraplı geceleri oluyordu. Hem sohbet ediyorduk hem bir konu seçip onlardan konuşuyorduk. Sohbet grupları, böyle pazar sohbetleri, cumartesi buluşmaları, cumartesi buluşmalarından sonra hep beraber eğlenmeye gitmeler… O zamanlar derdimiz daha çoktu. Sürekli medyada, filmler olsun diziler olsun yazılı kitaplar olsun hep bir depresiflik bir içinde sürekli trajedinin olduğu maalesef sonunda çiftlerden birinin intihar ettiği filmler, romanlar vardı. Bir türlü mutlu bir şey yok. Sonra dedik ki böyle değil, hayatımız böyle değil. Biz o zaman kendi hikayelerimizi yazalım dedik. Aslında Kadın Kadına Öykü Yarışması o sohbetin içinde konuşurken ‘O zaman biz neden böyle bir şey düzenlemiyoruz’ diyerek bir beyin fırtınası içinde ortaya çıktı. Mutlu hikayelerimizi o zaman biz kaleme alalım dedik ve ilk tema da ‘Mutlu Aşk Vardır’ oldu.”

Yarışmayı kazanan öyküler ve yazarları şöyle:

Birincilik Ödülü: Kutlanacak Bir Haber – Ayşenur Sarı

İkincilik Ödülü: Otobüs – Yağmur Seçkin

Üçüncülük Ödülü: Gök de Attı Kuşağını – Ganime Gülmez

Jüri Teşvik Ödülleri:

Can'dan Canan'a Kenan Diyarında – Badem

Vişne Reçeli – Buse Üçer

“Benim için kuir yazın bir varoluş yeri”

Kazanan yazarlar, ödüllerini jüri üyesi Oya Burcu Ersoy, Ankara Gökkuşağı Aileleri Derneği’nden Nedime Erdoğan, Kaos GL’den Özlem Şen, Ankara Barosu LGBTİ+ Hakları Merkezi’nden İlayda Doğa Karaman ve aktivist Damla Umut Uzun’un elinden aldılar.

Güvenli olması beklenen aile alanının bir şiddet mekanına nasıl dönüşebileceğini anlatan “Vişne Reçeli” öyküsünün yazarı Buse Üçer, yarışmaya katılma sürecini şöyle aktardı:

“Ailenin içerisinde hem seçtiğimiz ailenin hem de içine doğmuş olduğumuz ailenin bir çatışması var. 2025 gerçekten de zor bir seneydi. Özellikle yaşadığımız kayıplarla. Ben öykü yarışmasına katılmayı düşündüğümde ekim ayıydı. 10 Ekim’in ağırlığıyla giden günlerde yarışmayı gördüm ve girdiğimde 10. yılında Berna Koç’a adandığını gördüm. Berna benim seçilmiş ailemdi. Hiç tanımıyordum Berna’yı ama benim arkadaşımdı, benim ailemdendi. ‘Bu yarışmaya katılmam lazım, yazıyorum ve daha iyi bunu yazabileceğim yer neresi olabilir ki’ dedim. Ve yarışmaya böyle katıldım.”  

Ailenin kanunlarla kurulmadığını, birlikte akarak yaratıldığını hatırlatan “Can'dan Canan'a Kenan Diyarında” öyküsü ile Jüri Teşvik Ödülü’nü alan Badem, kuir yazını bir varoluş yeri olarak gördüğünü belirterek, şunları söyledi:

“Bu benim yarışmaya ikinci katılışım. Geçen sene de katılmıştım. Bu yüzden zaten teşvik olmuş durumdayım. Benim için kuir yazın bir varoluş yeri. Geçen sene yarışma için ilk yazdığım öykü bir romana dönüştü. Ve hala yazıyorum, kaybolmuş durumdayım o romanda.”

“Neşe ve öfke birbirinden bağımsız değil”

Göç yollarından geçenlerin ortak kaderini, farklı coğrafyalardan gelenlerin birbirine benzeyen acılarını ve umutlarını bir araya getiren “Gök de Attı Kuşağını” öyküsü için Ganime Gülmez adına üçüncülük ödülünü alan Özlem Şen, mücadeleyi büyütme çağrısında bulundu:

“Bu malum zamanların da güçlendirici bir tarafı var. Bunun güçlendirici olan taraflarından biri de bu ödül töreni bence. Bir diğeri de dünkü 20 Kasım idi. Bu şekilde güçlenmeye devam edelim.”

Gözaltı aracında yan yana gelen bir baba ve çocuğun hikayesi üzerinden politik dayanışmanın, kuşaklar arası öğrenmenin ve dönüşümün bir portresini çizen “Otobüs” öyküsünün yazarı Yağmur Seçkin, metnin gelişim sürecine dair şöyle konuştu:

“Ben aslında biraz neşeden yola çıktım. Neşe ve öfkenin çok el ele giden duygular olduğunu düşünüyorum. Bunlar birbirinden bağımsız ve kopuk değil. Öfkenin olduğu yerde her zaman neşe, neşenin olduğu yerde de her zaman dizginlenemeyen bir öfke var. ‘Aile’ temasını okuduğumda da aklıma ana, baba gelmedi. En sonunda da ‘Aklıma neden bu gelmiyor ve bu alanı nasıl değiştirip dönüştürebilirim’ dedim.”

“Kutlanacak Bir Haber” ile birincilik ödülü alan Ayşenur Sarı ise öyküsünde, atanmış aileyle seçilmiş aile arasındaki derin uçurumu, bedenin ve ruhun üzerinde biriken ağırlıkları anlatıyor. Sarı, öyküyü yazma sürecinin kolay olmadığını belirterek şu ifadeleri kullandı:

“Öyküyü yazma sürecim çok durmalı kalkmalı oldu. Yazmayacağım dedim. Yazmaya yönelirken içimde ‘Ne haddine’ sorusu ile cebelleştim. Son gün artık, öyküyü sanırım bir gün önce gönderdim son günden. Göndermeyecektim aslında yine o ses, ‘Ne yapıyorsun’ diyordu. Sonra dedim ki gönder, çok sevdiğim iki arkadaşımdan da destek aldım. Çünkü şöyle düşündüm: Yazmak ve bunu biri ile paylaşmak, görünür olma cesareti ve bunun kolay bir şey olması gerekirken öyle olmaması. Ve çok derin sohbetlerde bile şu an bir şey yolunda gitmiyor hissi vardı hep içimde. O yüzden bu öyküyü yazmak ve burada sizlerle paylaşmak, bu alanı da paylaşmak benim için çok önemli.”

Ödül töreni, toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi. Tören katılımcılarına teşekkür edilirken, Kaos GL ekibi etkinliğe katılan tüm yazarları ve jüri üyelerini bir kez daha selamladı.


Etiketler: insan hakları, kadın, medya, kültür sanat, yaşam, aile, siyaset, trans, lgbti, lezbiyen, biseksüel
İstihdam