02/12/2025 | Yazar: Kaos GL
23. Feminist Gece Yürüyüşü’nde gözaltına alınan trans aktivist İris Mozalar, hakim karşısına çıktı. “Trans cinayetleri politiktir” sloganının ve gökkuşağı bayrağının suç sayılamayacağını belirten Mozalar, binlerce kişi arasından tek başına seçilerek yargılanmasının “açık bir ayrımcılık” olduğunu vurguladı.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında Taksim’de gerçekleştirilen 23. Feminist Gece Yürüyüşü sırasında gözaltına alınan 112 kişiden biri olan trans aktivist İris Mozalar hakkında açılan davanın ilk duruşması görüldü.
İstanbul 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada Mozalar, “2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” suçlamasıyla yargılanıyor. İzleyicilerin salona girişine ve duruşma sırasında not tutulmasına izin verilmediği yargılama, bilirkişi raporunun hazırlanması ve olay anına ait görüntülerin incelenmesi talebiyle 9 Haziran 2026 tarihine ertelendi.
TIKLAYIN - İris Mozalar’ın yargılandığı feminist gece yürüyüşü davasına seyirci alınmadı
“Dağılın uyarısı yapılmadı, polis çıkışları kapattı”
Savunmasında üzerine atılı suçlamaları reddeden İris Mozalar, 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü’nün 2003 yılından beri süregelen barışçıl bir gelenek olduğunu hatırlattı. Yürüyüşün 2019’dan bu yana keyfi yasaklarla engellenmeye çalışıldığını belirten Mozalar, olay günü yaşananları şu sözlerle anlattı:
“8 Mart 2025’te Kaymakamlığın yasak kararından haberdar değildim. Bana yönelik herhangi bir dağılma uyarısı yapılmadı. İddianamede belirtilenin aksine alanda 5 bin değil, yaklaşık 20 bin kadın ve LGBTİ+ vardı. Yürüyüş sona ermiş, insanlar dağılmaya çalışırken Cihangir Caddesi’nin çıkışları polis tarafından kapatıldı. Dağılmama değil, polisin dağılmayı engellemesi söz konusuydu.”
Mozalar, yüzün üzerinde kişiyle birlikte polis ablukasına alındığını ve kendilerine “yoğunluk bitince bırakılacaklarının” söylendiğini, ancak kandırılarak gözaltı işlemi uygulandığını ifade etti.
“Trans cinayetleri politiktir demek, hayatlarımızı savunmaktır”
İddianamede yer alan “Trans cinayetleri politiktir” sloganının ve gökkuşağı bayrağı taşımanın suç unsuru olarak gösterilmesine tepki gösteren Mozalar, bu sloganların nefret cinayetlerine dikkat çekmek ve yaşam hakkını savunmak olduğunu vurguladı.
Mozalar savunmasında, katledilen kadınları şu sözlerle andı:
“Trans cinayetleri politiktir demek; Beyoğlu’nda boğazı kesilen Esra Ateş’i, yakılarak öldürülen Hande Kader’i, polis kurşunuyla öldürülen Hande Buse Şeker’i hatırlatmaktır. İnadına isyan demek; devlet korumasına erişemeyen kadınları unutmamaktır. İsyanımız; Özgecan Aslan, Münevver Karabulut, Emine Bulut ve daha nicesi içindir.”
“Ölmek istemediğim için yürüyüşteydim”
Emine Bulut’un son sözleri olan "Ölmek istemiyorum" çığlığını hatırlatan İris Mozalar, “Ben de ölmek istemiyorum. Bir erkek tarafından öldürülmemiş olduğum için, eşit ve özgür yaşamak istediğim için o yürüyüşe katıldım” dedi.
Savunmasının sonunda, o gece gözaltına alınan yüzlerce kadın arasından kendisinin "cımbızlanarak" yargılanmasına dikkat çeken Mozalar, bu durumu hukuksuzluk olarak niteledi:
“Eyleme katılan on binlerce, gözaltına alınan yüzlerce kadının içinden benim tek başıma seçilerek, sanki eyleme bir tek ben katılmışım gibi hakkımda dava açılması açık bir ayrımcılıktır. Ben on binlerce feministle beraber hakkım olan bir protestoya katıldım ve suç işlemedim.”
Mozalar, beraatini talep etti. Mahkeme heyeti, eksiklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.
Etiketler: insan hakları, kadın, nefret suçları, siyaset, onur yürüyüşü, dava, özel haber, heteroseksizm, trans, ikili cinsiyet sistemi, lgbti, eşcinsellik, lezbiyen, gey, biseksüel, interseks
