04/11/2025 | Yazar: Kaos GL

KaosGL.org Genel Yayın Yönetmeni Yıldız Tar, LGBTİ+ karşıtı düzenlemeler içeren 11. Yargı Paketi’ne ilişkin Etkin Haber Ajansı’na konuştu.

“Nefrete güç verilirken, LGBTİ+'lar görünmezliğe ve sessizliğe itiliyor” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

KaosGL.org Genel Yayın Yönetmeni Yıldız Tar, LGBTİ+’lara hapis öngören ve cinsiyet uyum ameliyatı yaşını 25’e çekmeyi hedefleyen 11. Yargı Paketi’ne ilişkin Etkin Haber Ajansı’na (ETHA) konuştu.

Yargı paketi taslağının ne anlama geldiğini, devletin ayrımcı nefret politikalarını ve buna karşı mücadele yollarını ETHA muhabiri Elif Bayburt’a anlatan Tar, yargı paketi ile iktidarın bir grup insanı doğuştan taşıdıkları özelliklerinden dolayı “insan dışı” olarak tarif etmek istediğini belirtti.

“LGBTİ+'lar şu anda toplumda baskı ve şiddetin laboratuvarına dönüştürülmüş durumda” ifadesini kullanan Tar, bu saldırıların LGBTİ+’lar ile sınırlı kalmayarak toplumun geri kalanına da döneceğini vurguladı:

“Nasıl ki Kürt halkına dönük saldırılarda, Kürt halkına dönük imha ve inkar politikasında, sömürgeci yaklaşımların dönüp dolaşıp bumerang etkisiyle Türkiye'nin batısında da şiddeti doğurduğu tespitleri yapılıyorsa benzer bir şekilde LGBTİ+'lar şu anda bu toplumda baskı ve şiddetin laboratuvarına dönüştürülmüş durumda. Ve LGBTİ+'lara yapılan saldırılar bumerang etkisiyle dönüp dolaşıp toplumun geri kalanına da dönüyor. Bu hapis cezalarıyla bizler gireriz, yatarız, çıkarız. Ama çıktığımız memleket aynı memleket olmayacak. Çıktığımız memleket bütün bir toplumun köleleştirildiği, demokratik düzen ihtimalinin, demokratik toplum ihtimalinin yerle bir edildiği yer olacak.”

“Devlet, inkar politikasından çıkıp imha politikasına geçmiş durumda”

Tar, düzenlemelerin hayata geçmesinin Türkiye’de doğrudan LGBTİ+’ların ve LGBTİ+ olmanın suç sayılacağı anlamına geldiğini ifade ederek teşvik etme adı altında medyaya, dijital platformlara ve gazetelere çeşitli cezaların uygulanmasının da söz konusu olduğunu söyledi:

“Bu düzenlemelerin hayata geçmesi Türkiye'de doğrudan LGBTİ+'ların ve LGBTİ+ olmanın suç olarak tariflenmesi anlamına gelecek. İçerikte yayıncılık dünyasını, basının özgürlüğünü de ilgilendiren maddeler var. Teşvik etme adı altında medyaya, dijital platformlara, gazetelere de çeşitli cezalar uygulanması söz konusu olacak. Bu LGBTİ+'lara yönelik imha politikası demek. Devlet LGBTİ+'lar konusunda inkar politikasından çıkıp imha politikasına geçmiş durumda. Şu anda hapishanelere doldurmakla başlayıp bütün bir topluma korkuyu yaymayı hedefleyen, demokratik toplum düzenini kökünden dinamitleyen bir tasarı söz konusu.”

“Nefret politikaları ve sansür, birbirlerinin aynadaki akisleri gibi”

“Nefrete güç verilirken, LGBTİ+'lar eş zamanlı olarak görünmezliğe ve sessizliğe itiliyor” diyen Tar, şu ifadeleri kullandı:

“Nefret politikaları ve sansür, birbirlerinin aynadaki akisleri gibi. Daha doğrusu, birbirlerinin yankıları diyebiliriz. Nefret politikaları, sansürün hiçbir çatlak bırakmayacak şekilde hayata geçirilerek, hedef aldığı grubun sessizleşmesini hedefliyor. Sansür ise, nefret politikaları ve söylemine daha fazla alan açabilmek için, nefretin hedefindeki grupları susturuyor. Mitolojideki kendi kuyruğunu yiyen yılan Ouroboros gibi düşünebiliriz. Fasit bir daire yaratıp, bu dairenin dışına çıkabilme ihtimalini yok ediyor. Nefrete güç verilirken, LGBTİ+'lar eş zamanlı olarak görünmezliğe ve sessizliğe itiliyor.”

“Taslak, derin bir meşruiyet krizinin de ilanı”

Tar, 11. Yargı Paketi taslağının yalnızca teknik bir hukuki düzenleme olmadığını aynı zamanda toplumsal bir mühendislik planının ve derin bir meşruiyet krizinin de ilanı olduğunu belirtti:

“Karşımızda duran 11. Yargı Paketi taslağı, yalnızca teknik bir hukuki düzenleme değil, aynı zamanda toplumsal bir mühendislik planının ve derin bir meşruiyet krizinin de ilanı. Bu paketin en kaygı verici iki ayağı -çocuklara yönelik ceza artırımı ve LGBTİ+'ları doğrudan hedef alarak hapse atma planı- birbirinden bağımsız, rastlantısal adımlar değil. Bu iki cepheli saldırı, kapitalizmin ve hetero-patriyarkanın tarihteki kriz anlarında başvurduğu temel kontrol mekanizmalarının güncel bir yansıması.”

“Dayanışma ağları kritik rol oynuyor”

LGBTİ+ fobik saldırılar karşısında dayanışma ağları örmenin ve örgütlenmenin önemini hatırlatan Tar, yasanın komisyona dahi gelmemesi için mücadele ettiklerini vurguladı, şunları söyledi:

“Bu yasanın komisyona dahi gelmemesi için mücadele ediyoruz ve sevindirici olan şu ki, farklı alanlarda kurduğumuz ittifakların tam da bu kritik anda harekete geçmeye başladığını görüyoruz. LGBTİ+ hareketi, şu anda belki de tarihinin en yoğun ve sistematik saldırı dalgasıyla karşı karşıya. Önceki sorularda bahsettiğim gibi, bir ‘laboratuvar’ işlevi görüyoruz; baskı mekanizmalarının ilk denendiği, toplumun tepkisinin ölçüldüğü bir alandayız. Bu durum, hareket üzerinde muazzam bir psikolojik yük, travma ve örgütsel zorluk yaratıyor. Yasaklar, davalar, çevrimiçi ve fiziki şiddet, barınma ve istihdam gibi en temel haklara erişimde yaşanan zorluklar, hareketin hem aktivistlerini hem de bileşenlerini ciddi anlamda yıpratıyor. Ancak, bu baskı aynı zamanda muazzam bir direnç ve yaratıcılık da doğurmuş durumda. Hareket, merkezi örgütlenmelerin hedef alındığı noktalarda daha yatay, daha yerel ve daha esnek ağlar kurarak hayatta kalıyor. Dayanışma ağları (hukuki, psikolojik, barınma) her zamankinden daha kritik bir rol oynuyor.”

Söyleşinin tamamına ulaşmak için tıklayın.

 


Etiketler: insan hakları, kadın, yaşam, nefret suçları, aile, siyaset, trans, lgbti, basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü, yargı paketi
İstihdam