01/12/2025 | Yazar: Yusuf Çelik
Kadın+ Edebiyatçılar, 28 Kasım Cuma günü İstanbul’da Frankeştayn Kitabevi’nde bir araya gelerek basın açıklaması yaptı; “Yayın sektörünün tüm bileşenlerini cinsel taciz ve şiddeti önlemek için adım atmaya çağırıyoruz” dedi.
2025 Ağustos ayında yeniden alevlenen cinsel taciz ifşalarına destek vermek için bir araya gelen ve kendini kadın+ şemsiyesi altında tanımlayarak çeşitlenen, bağımsız Kadın+ Edebiyatçılar, 28 Kasım Cuma günü İstanbul’da Frankeştayn Kitabevi’nde bir araya geldi. Kadın+ Edebiyatçılar, “Yayın sektörünün tüm bileşenlerini cinsel taciz ve şiddeti önlemek için adım atmaya çağırıyoruz” diyerek basın açıklaması yaptı.
Grup basın açıklamasında, kadınlar+ olarak Türkiye’de ifşalar yoluyla dile getirilen psikolojik, fiziksel ve cinsel şiddete karşı bir arada olduklarını belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Eylül 2025’te, yayıncılık alanında yapısal dönüşüm için; şiddete karşı tepkilerin ve ifşa edenlere desteğin sözde kalmaması ve somut eylemlere dönüşmesi gerektiğini vurgulayarak kısa taleplerimizi imzaya açtık ve yayıncılık sektörünün tüm bileşenlerinin uygulamalarını takip edeceğimizi ilan ettik”
Kadın+ Edebiyatçılar, yayıncılık alanındaki kurumların toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılık, şiddet ve cinsel tacize karşı somut, resmi ve toplumsal sorumluluk almaları için çalışmaya devam etme kararı aldıklarını vurgulayarak basın açıklamasına şöyle devam etti:
“Bugüne kadar Türkiye’deki bazı sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, sendikalar, yerel yönetimler ve özel sektördeki şirketler toplumsal cinsiyet ayrımcılığına karşı; Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddeti Önleme, Cinsiyet Ayrımcılığı, Cinsel Şiddet ve Tacize Karşı Politika Belgesi ve benzeri adlarla çeşitli tutum belgeleri imzaladı ve yayımladı. Yayıncılık sektörü kurumları ve yayınevlerininse henüz böyle bir girişimi yok. Bu kurumların cinsel tacize ve ayrımcılığa karşı olduklarını söylemekle birlikte önleyici, farkındalık yaratıcı taciz ve cinsel saldırı şikâyetlerini etkin gerekli ilkelere uygun biçimde araştıracak ve sonuçları kurumsal ağızdan kamuoyuyla açık olarak paylaşacak birimler oluşturmadıklarını gördük.
Türkiye Yayıncılar Birliği’nin “Profesyonel Davranış İlkeleri”nde yer alan ilgili maddelerin önemli fakat yetersiz olduğunu gördük. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) imzaladığı, çalışma yaşamında “Şiddet ve Tacizin Önlenmesi Sözleşmesi” bu konuda yol göstermektedir.”
Grup, cinsel tacizin çalışma alanlarında bir ‘iş güvenliği’ sorunu olarak ciddiyetle ele alınması ve önlenmesi için harekete geçilmesi gerektiğini ifade ederek Türk Yayıncılar Birliği, Türkiye PEN ve Türkiye Yazarlar Sendikası gibi yayıncılık sektöründe faaliyet gösteren örgüt, dernek ve sendikalardan taleplerini şöyle sıraladı:
“1. Toplumsal Cinsiyete Dayalı Ayrımcılık ve Şiddeti Önleme Politika Belgesi oluşturması, yaygınlaştırması ve kamuoyuna açık paylaşması.
2. Türkiye Yazarlar Sendikası bünyesindeki kadın komisyonunun etkin çalışması.
3. Kadın komisyonu bulunmayanların: Herhangi bir şekilde gerçekleştirilen cinsel taciz, şiddet, ayrımcılık ve mobbing vakalarına karşı sorumluluk alması, toplumsal cinsiyet eşitliği ve cinsel taciz takip komisyonları kurması, işletmesi.
4. Cinsel taciz şikâyeti durumunda işletilecek kurumsal eylem planını hazırlaması, yaygınlaştırması ve işletmesi.
5. Toplumsal cinsiyet ayrımcılığı ve cinsel şiddeti önleme amaçlı eğitimler, etkinlikler düzenlemesi.
6. Tüm süreçler için alanda deneyimli kadın/feminist örgütlere danışması.
7. Politika belgesinin gereklerini yerine getirmek için gerektiğinde bütçe ayırması.”
Kadın+ Edebiyatçılar’ın yayınevleri ve sektörün diğer bileşenlerinden talepleri ise şu şekilde:
“1. Bağlı bulunduğu birliğin hazırladığı Toplumsal Cinsiyete Dayalı Ayrımcılık ve Şiddeti Önleme Politika Belgesi’ni imzalaması, kamuoyu ile paylaşması ve internet sitesinde sabit ve açık erişimli bulundurması. Her nevi sözleşmeye (iş, telif, hizmet alım vs…) politika ve tutum belgesini eklemesi.
2. Her yayınevinin kendi içinde, fiziksel ya da dijital araçlar vasıtasıyla gerçekleştirilen cinsel taciz, şiddet ve ayrımcılığa karşıt şikâyet mekanizmasını kurması; eşitlik kurulu, onur kurulu, toplumsal cinsiyet kurulu vb. bir komite oluşturması. Bu komitelerde her kademeden çalışanın rotasyonla yer alması, çoğunluğun kadın+lardan oluşması. Cinsel taciz şikâyeti durumunda işletilecek kurumsal eylem planını hazırlaması, gerektiğinde alanında uzman sivil toplum kuruluşu ve/veya danışmanlardan danışmanlık alması ve işletmesi.
3. Taciz faili ve tacizi örtbas etmeye çalışanlara karşı hızlı tavır alarak, bu kişilerle yayınevi ilişkisini ve/veya etkinliklerini “beyanı esas alarak askıya alacağına dair” kamuya açık söz vermesi.
4. Yayınevleri, dergiler ve festival jüri veya konuşmacı listelerinde %50 kadın temsili hedefinin kurumsal ilke haline getirilmesi. Eşitlik izleme hedefiyle; kadın+ yazarların, editörlerin, çevirmenlerin ve eleştirmenlerin sayısal oranının yıllık raporlarla kamuoyuna açıklanması.
5. Birliğe üye tüm yayınevlerinde yılda en az bir kez eşitlik, kapsayıcı dil ve farkındalık eğitimi verilmesi. Eğitim içeriklerinin feminist ve queer kuramlar temelinde hazırlanması.
6. Tüm süreçler için alanda deneyimli kadın/feminist örgütlere danışması.
7. Tüm bunlar için gerekirse bütçe ayırması.”
Grup, yayın alanında kadınlara yönelik ayrımcılık ortadan kalkana kadar mücadeleye devam edeceklerini belirterek basın açıklamasını şöyle sonlandırdı:
“Kadın+ Edebiyatçılar olarak bu süreçte taleplerimizi dikkate alan ve harekete geçen sektör bileşenleriyle ortak çalışmalara, sorumluluk almaya, katkıda bulunmaya açık olduğumuzun bilinmesini isteriz. Bu adımların somut bir biçimde atıldığını görene kadar kadınlar kendilerini yayın alanında güvenli hissedene, yayın alanında kadınlara yönelik ayrımcılık ortadan kalkana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.”
Etiketler: insan hakları, kadın, kültür sanat, yaşam, lgbti
