15/12/2025 | Yazar: Kaos GL

İzmir Barosu, Genç LGBTİ+ Derneği hakkında verilen kapatma kararına karşı bir açıklama yayınladı. Baro, hukuki sürecin takipçisi olacağını duyurarak örgütlenme özgürlüğünün korunması için tüm kişi ve kurumları sorumluluk almaya davet etti.

İzmir Barosu’ndan açıklama: “Genç LGBTİ+ Derneği’nin feshi, örgütlenme özgürlüğünün açık ihlalidir” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

İzmir’de faaliyet gösteren Genç LGBTİ+ Derneği, sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek “müstehcenlik” iddiasıyla kapatıldı.

İzmir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin, dernek tüzüğünde herhangi bir aykırılık bulunmamasına rağmen Genç LGBTİ+ Derneği’ni kapatma kararı alması, hak örgütlerini ve aktivistleri harekete geçirdi.

İzmir Barosu da bugün (15 Aralık Pazartesi) yayınladığı açıklamada “Genç LGBTİ+ Derneği’nin mahkeme tarafından feshi, örgütlenme özgürlüğünün açık ihlalidir” diyerek karara tepki gösterdi; örgütlenme özgürlüğünün korunması için tüm kişi ve kurumları sorumluluk almaya davet etti.

Mahkemenin bu kararının, yasalaşmayan düzenlemelerin fiilen uygulanması sonucunu yarattığını ve kararın hukuk devleti ilkesini zedelediğini belirten İzmir Barosu, yayınladığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“İzmir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi, daha önce müstehcenlik suçundan başlatılan ceza soruşturmasında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmiş olan aynı sosyal medya paylaşımlarını gerekçe göstererek paylaşımların “müstehcen” olduğu ve toplum bireylerini lezbiyen, gey, biseksüel veya trans olmaya özendirdiği gerekçesi ile Genç LGBTİ+ Derneğinin feshine karar vermiş ve paylaşımların toplumun ahlaki değerlerine ve Anayasa’nın 41. maddesine aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
Mahkemenin gerekçeli kararında kullandığı LGBTİ+ olmaya “özendirme” ve “teşvik” kavramları, bilimsel gerçeklerle bağdaşmayan önyargılardan ibarettir. Bilimsel otoritelerce teyit edildiği üzere bireylerin cinsel yönelim veya cinsiyet kimliği, değişebilen veya teşvik edilebilen bir tercih değildir. Mahkemenin bu kararı, yasalaşmayan düzenlemelerin fiilen uygulanması sonucunu yaratmakta olup bu durum, yasama yetkisinin yargı yoluyla ikame edilmesi anlamına gelmekte; hukuk devleti ilkesini zedelemektedir.”

Kararın ayrıca sanat ve ifade özgürlüğünün de açık bir ihlali olduğunu vurgulayan Baro, açıklamasına şöyle devam etti:

“Fesih kararının dayanağını, sınırlı sayıdaki sanatsal üretimler oluşturmaktadır. İfade özgürlüğünün ayrılmaz bir parçası olan sanat özgürlüğünün “müstehcenlik” gibi muğlak ve keyfi kavramlarla cezalandırılması, Anayasa’nın 27. maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesi kapsamında güvence altına alınan sanat ve ifade özgürlüğünün açık ihlalidir.”

“İzmir’de yıllardır LGBTİ+ gençlere yönelik ayrımcılıkla mücadele etmek amacıyla faaliyet yürüten bir derneğin kapatılması, ülkemizde LGBTİ+’lara yönelik derinleşen ve sistematik hale gelen hak ihlallerinin son örneğidir” denilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Anayasa ve uluslararası sözleşmeler uyarınca herkes, yasal amaçlar doğrultusunda dernek kurma ve faaliyet gösterme hakkına sahiptir. İzmir’de yıllardır LGBTİ+ gençlere yönelik ayrımcılıkla mücadele etmek amacıyla faaliyet yürüten bir derneğin kapatılması, ülkemizde LGBTİ+’lara yönelik derinleşen ve sistematik hale gelen hak ihlallerinin son örneğidir. İfade ve örgütlenme özgürlüklerine yönelik ölçüsüz müdahaleler, soruşturma ve davalar yoluyla yürütülen baskı pratikleri, nefret söylemi ve nefret suçlarında cezasızlık ile cinsiyet uyum sürecine erişimin idari uygulamalarla kısıtlanması birlikte değerlendirildiğinde; bu politikaların ülkemiz açısından zarardan başka bir sonuç üretmediği açıktır. Hukuk devleti ve toplumsal barış, ancak her bir yurttaşın onuruna ve haklarına saygı gösterilmesiyle mümkündür.”

Baro, hukuki sürecin takipçisi olacağını duyurarak, toplumun barış içinde ve tüm çeşitliliğiyle bir arada yaşamasının teminatı olan örgütlenme özgürlüğünün korunması için tüm kişi ve kurumları sorumluluk almaya davet etti:

“İzmir Barosu olarak, Genç LGBTİ+ Derneği hakkında verilen fesih kararının istinaf incelemesinde hukuka aykırılığı gözetilerek bozulması ve sivil topluma yönelik yargısal tacizlere son verilmesi gerektiğini vurguluyoruz. Hukuki sürecin takipçisi olacağımızı duyuruyor; toplumun barış içinde ve tüm çeşitliliğiyle bir arada yaşamasının teminatı olan örgütlenme özgürlüğünün korunması için tüm kişi ve kurumları sorumluluk almaya davet ediyoruz.”


Etiketler: insan hakları, yaşam, aile, siyaset, trans, lgbti, ifade özgürlüğü
GDTM